8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Kadın Siyasetçilerin Zorlukları ve Başarıları
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, kadın siyasetçilerin karşılaştığı zorluklar ve elde ettikleri başarılar üzerine derinlemesine bir inceleme. Kadınların siyasetteki rolü ve etkileri hakkında önemli bilgiler.

Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü… Bu özel günde KIBRIS’a konuşan eski bakanlar ve milletvekilleri Resmiye Eroğlu Canaltay ve Ayşegül Baybars, siyasette kadın olmayı anlattı
Siyasette kadın olmak zor… UBP Milletvekili Resmiye Eroğlu Canaltay, toplumun bu ‘modern çağda’ bile kadınların siyasette olmasına hala alışamadığına dikkat çekerek, “Siyasette kadın olmak zor. Çünkü kadının politikada yer almasını toplum çok fazla kafasında oturtamadı.
O oluşmadı maalesef.” ifadelerini kullandı.
Meclis’in 5’te 1’i kadın… Ayşegül Baybars, ülkede ‘erkek egemen siyaset’ olduğunu belirterek, rakamlarla durumu ortaya koydu.
Baybars, “2016’da yasaya cinsiyet kotası geldi. 3 olan kadın vekil sayısı önce 9’a, ardından 11’e çıktı.
Ancak Meclis’teki oran 5’te 1’e denk geliyor.
Ayrıca Bakanlar Kurulu’nda tek bir kadın bakan da yok.” dedi.
Cemre CEMALİ 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği mücadele ile biliniyor. İnsan hakları temelinde kadınların sosyal ve siyasi yaşamda ‘eşit’ kabul edilebilmesinin gerekliliğinin bir kez daha hatırlatıldığı bu anlamlı günde Ulusal Birlik Partisi Milletvekili, Eski Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Resmiye Eroğlu Canaltay ve Bağımsız Milletvekili ve eski İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, ülkemizdeki kadınların siyasetteki yerini ve önemini KIBRIS’a anlattı.
Eroğlu Canaltay, “Ben şanslıydım çünkü siyasetçi bir ailede doğdum ve küçük yaştan itibaren siyasete adapte olmuştum.” diyerek buna rağmen 21. yüzyılda olduğumuz bu ‘modern çağda’ kadınların siyasette olmasına hala alışılmadığından şikayet etti.
Ayşegül Baybars, ülkemizde kadınların siyasete katılımının son yıllarda bir miktar artmış olmasına rağmen hala bu noktada eşitliğin sağlanmadığına dikkat çekerek, “50 milletvekili arasında 11 kadın milletvekili olması 5’te 1’e denk geliyor.
Bakanlar Kurulu’nda ise tek bir kadın dahi yok.” dedi.
Canaltay: Birçok kadın kooperatifi kuruldu
Küçük yaşlardan itibaren siyasetin içerisinde yer alan Üçüncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun kızı UBP Milletvekili Resmiye Eroğlu Canaltay, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün sadece tek bir güne sığdırılmaması gerektiğini vurgulayarak kadınların 1950’lerden bu yana sürdürdüğü mücadelelerin neticesinde birçok hak elde ettiklerini ancak hala yol alacak çok şey olduğunu dile getirdi.
Canaltay, “Kadınlar, 1950’lerden gelen kadın mücadeleleri ile bazı haklar elde etmiştir.
Ancak kadın kendini güçlü hissederse ve destek alırsa istediği yere kadar gelebilir.” ifadelerini kullanarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün önemli bir gün olduğunu ancak 365 güne yayılmayan hiçbir günün kutlamasının bir anlamı olmayacağını belirtti.
Günümüzde özellikle çiftçi kadınların emeklerinin karşılığını alabilmek için kooperatifler altında birleştiğine dikkat çeken Canaltay, “Çok onur duyarak söylüyorum ki, birçok kooperatif kurulmuştur ve birçok kadın kooperatifi canlanmaya başlamıştır.” vurgusu yaptı.
Canaltay, devletin kadın kooperatiflerine verdiği desteklerin önemine dikkat çekerek, bu tür desteklerin kadınların daha da güçlenmesini sağlayacağına inandığını söyledi: “Emekçi kadın sayısını da, buraya emek veren kadınların da daha da güçlenmesi için politikalar üretmemiz lazım.
Hükümetimiz bu politikalarla ilgili birçok çalışma yapmaktadır.
Bu da bizim için, kadınlar için büyük bir sevinçtir. Çünkü çok uzun bir süredir kadınların bu sektördeki yeri hep göz ardı edilmişti ancak artık günümüzde yapılanlar hem toplumda hem de hükümetler tarafından da görülüyor.”
Canaltay, kadının siyasetin içerisindeki yeri ve önemine de dikkat çekerek, “Ben şanslıydım çünkü siyasetçi bir ailede doğdum ve küçük yaştan itibaren siyasete adapte olmuştum.” diyerek bunun bir ayrıcalık olduğuna vurgu yaptı.
Uzun yıllar siyasette olduğunu ve bir liderin kızı olarak ömrünün büyük bir kısmını köylerde ve meydanlarda geçirdiğini söyleyen Canaltay, buna rağmen 21. yüzyılda olduğumuz bu ‘modern çağda’ kadınların siyasette olmasına hala alışılmadığının altını çizdi.
“Kadın siyasetçi olmak gerçekten zor”
Canaltay, “Sizi oralarda konumlandırabiliyor ama bir kadını siyasette konumlandıramıyorlar.” diyerek kadınların siyasette karşılaştığı engelleri dile getirdi: “Bir kadın vekilden bazen bir şey istenirken bile ‘yapamaz’ diyebilecek durumdalar.
Bu kadar çağdaşlığa rağmen bu ülkede kadın siyasetçi olmak gerçekten zordur.
Mahalle kasaba politikası gibi düşünün, bu şeyler meyhanelerde oluyor.
Toplanıp yemeye içmeye gidelim havasında geçen bir siyasi yaşam vardı.
Elbette biz kadınlar da lokantalara gitmez değiliz ama erkek egemen toplumlarda siz bir yere kadar bunlara katılabilirsiniz. Çoğu zaman katılmadığınız için geri düşüyorsunuz.
Zor mu?
Evet, zor çünkü biz de kadının politikada yer almasını toplum çok fazla kafasında oturtamadı.
O oluşmadı maalesef.
Ama kadının anaç tavrı, insanlara ulaşabilirliği var.
Her eve girebilmemizin avantajı da budur.”
Canaltay, siyaset arenasında yer alan kadınların ‘avantajlarına’ da dikkat çekerek şöyle devam etti: “Bizler de her eve girebiliyoruz.
Kadınları toplayabiliyor, organize edebiliyoruz. Örneğin; ben Gazimağusa’da kadın kooperatifi kurdurarak kadınların birleşmesini sağladım.
Başka arkadaşlarımız diğer bölgelerde başka çalışmalar yapıyor.
Kadın sağlığı ile ilgili çalışmalar yaparak bizler de kadınlar üzerinden yürümeye çalışıyoruz.”
Baybars: Siyasette eşit katılım şart
İçişleri Eski Bakanı, Bağımsız Milletvekili Ayşegül Baybars, kadın haklarının insan haklarıyla eşdeğer olduğunu söyleyerek, “8 Mart hareketi; bir emek mücadelesi olarak başladı. ‘Eşit işe eşit ücret’, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve kadın haklarının aslında bir insan hakkı olarak hayatın her alanında kadınların eşit koşullarda bulunması için yapılan bir mücadeleydi.” dedi.
Baybars, kadınların siyasette de eşit katılımının olmasının bir demokrasi meselesi olduğuna vurgu yaparak toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında kadının siyasette, etkin karar alma mekanizmalarında yer almasının sosyoekonomik dinamitleri güçlendiren bir etkisi olduğunu kaydetti.
Hem kadınların daha etkin olduğu alanlarda yapılan araştırmaların hem de kadınların yaşam mücadelelerinde aldıkları kararların bunu ortaya koyduğuna dikkat çeken Baybars, ülkemizde kadının siyasetteki yerini şu şekilde anlattı: “KKTC’de kadınların siyasete katılımı son yıllarda bir miktar artmış olmasına rağmen, ki 2016 yılında yasada yapılan değişiklikle cinsiyet kotası geldi ve parlamento açısından konuşursak 3 olan vekil sayısı önce 9’a, sonrasında da 11’e çıktı. 50 milletvekili arasında 11 kadın milletvekili olması 5’te 1’e denk geliyor.
Yani hala o eşitliği sağlayabilmiş değiliz.
Bugünkü hükümette Bakanlar Kurulunda ise tek bir kadın dahi yok.”
Baybars, kadına bakış açısının yalnızca cinsiyet kotaları ile değil, aynı zamanda eğitimle ve toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili politikalarla şekillendirilmesi gerektiğini ifade ederek, kadının, bir insan hakkı olarak eşit koşullarda siyasete ve yaşamın her alanına katılmasının önemine dikkat çekti.
“Erkek egemen bir siyaset var”
Ülkemizde “erkek egemen, eril bir siyaset” olduğunun altını çizen Baybars, siyasi partilerdeki organizasyon yapılarında kadınların çoğunlukla sadece kadın kolları veya kadın örgütleri aracılığıyla kendilerini ifade etme fırsatı bulduğunu belirtti.
Bu durumu eleştiren Baybars, kadınlar ve gençlerin, erkekler gibi toplumsal cinsiyet eşitliği çerçevesinde siyasi partilerde, parti meclisleri ve merkez yürütme organlarında eşit ve adil bir şekilde yer alması gerektiğini vurguladı.
Baybars, kadının siyasette eşit olması gerektiğini belirterek, bunun ancak erkeklerle birlikte, cinsiyet eşitliği temeli üzerine gerçekleştirilebileceğini ifade etti.
Siyasi partilerin kadına bakış açılarını ve tüzüklerini değiştirerek, toplumsal cinsiyet eşitliği temelli politikalar geliştirmeleri gerektiğini kaydeden Baybars, bu politikaların tüm parti üyelerine bir siyaset akademisi aracılığıyla da sunulması gerektiğini belirtti.
Baybars, kadınların siyasete katılımında toplumsal engellerin olduğunu, toplumun kadınlara yüklediği; yaşlı bakımı, çocuk bakımı ve ev temizliği gibi cinsiyetçi roller olduğunu hatırlattı.
Kadınların sadece erkeklere oy toplama veya belirli günlerde sosyal mesajlar için kullanılmaması gerektiğini, etkin karar alma mekanizmalarında yer almalarının önemli olduğunu ifade eden Baybars, nüfusun yarısının kadın olduğu bir ülkede, demokrasinin güçlü ve canlı bir şekilde inşa edilebilmesi için kadının etkin katılımının sağlanmasının şart olduğunu belirtti.
“Özel Kalem Müdürümü bakan sanmışlardı”
Yıllardır siyasetin içerisinde yer alan Baybars, karşılaştığı en unutulmaz anısını şu şekilde anlattı: “İçişleri Bakanı olduğum dönemde gerçekleştirdiğim resmi bir ziyaretti. Özel Kalem Müdürümle bir yere gitmiştik, o takım elbise giymişti.
Resmi ziyaretimiz sırasında makam aracından inerken beni değil erkek olduğu için onu bakan sanmışlardı.
Sonra da ‘Aa hem kadın hem bu kadar genç bir bakan… Biz hiç tahmin edemedik sizin bakan olabileceğinizi’ gibi bir karşılık almıştım.”