Trafik Kazalarının Görüntüleri: Toplumsal Bilinç ve İbret Almanın Önemi

Trafik kazalarının görüntüleri, toplumsal bilinçlenmeyi artırmak ve ibret almak için büyük bir rol oynar. Bu makalede, kazaların etkileri ve güvenli sürüşün önemi üzerine derinlemesine bir bakış sunuyoruz.

Trafik Kazalarının Görüntüleri: Toplumsal Bilinç ve İbret Almanın Önemi

Trafik Kazalarının Görüntüleri ve Toplumsal Bilinç

Trafik kazalarıyla ilgili söylenecek birçok şey var; ancak bu seferki konumuz, kazaların oluş şekli ve sonuçlarından ziyade, kazaların görüntülerinin yayınlanıp yayınlanmaması üzerine.

Elbette kısaca bu konuya değineceğim ama asıl mesele, kazaların etkilerini ve sonuçlarını toplumsal bir sorun olarak ele almak.

Genelde bu tür kazalarda devletin altyapısı, polis denetimleri üzerinde durulur; fakat sürücülerin sorumsuzluğu pek konuşulmaz.

İstatistiklere göre, trafik kazalarının büyük bir kısmı aşırı hız, alkol ve uyuşturucu kullanımı, cep telefonu kullanımı gibi faktörlere bağlı olarak gerçekleşiyor.

Yani, ne kadar iyi yollar yaparsanız yapın, kaldırımları ve çemberleri düzgün tasarlasanız da, eğer sürücüler sorumsuz davranıyorsa “kaza” kaçınılmaz bir sonuç haline geliyor.

Yıllar içinde artan trafik suçlarının önlenebilmesi için, öncelikle sürücülerin yasalara saygı duyması, kendilerine ve çevrelerine duyduğu sevgi ve saygının artması gerekiyor.

Cezaları ne kadar ağırlaştırırsak ağırlaştıralım, trafik kazasında yakınını kaybetmiş birisi için bu cezalar tatmin edici olmuyor.

Geçtiğimiz günlerde, üç farklı site ve Gündem Kıbrıs olarak son yaşanan bir trafik kazasının görüntülerini yayınladık.

Bu durum, medya etik kurulu ve gazeteciler birliği tarafından kınandı; kabul ettik, başımızın üstüne.

Ancak bu trafik kazasından önce, en az beş farklı ölümlü trafik kazası meydana geldi ve biz hiçbirini yayınlamadık.

Bizim haricimizde birçok site bu kazaların görüntülerini yayınladı.

Birkaçı haricinde kınama yapılmadı; bu dikkatimi çekti ama konu bu değil.

Keşke arada bir de “ölümlü kazanın görüntülerini yayınlamayan Gündem Kıbrıs’ı tebrik ederiz” diye bir mesaj yayınlasaydınız, bu teşvik edici olurdu.

Peki, neden bu görüntüleri yayınladık?

Kısaca ifade edecek olursak, “İbret Olsun” diye yayınladık.

Biz de kaldırımda yürüyoruz, biz de araç kullanıyoruz; aynı koşullarda yaşıyoruz.

BU HABER SENİN İÇİN  Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Kaldıraçlı İşlemler Yasa Tasarısını Görüşüyor

Annemiz, babamız, evladımız karşıdan karşıya geçiyor veya biz de araç kullanırken birilerinin yakınları karşıdan karşıya geçiyor.

Yani, başka bir ülkede farklı koşullarda yaşamıyoruz.

Bizim de canımız yanıyor, izlediğimiz felaket görüntülerde yüreğimiz parçalanıyor.

Ancak görüyoruz ki, trafik kazalarına ve toplumsal can yakan olaylara tepkiler genellikle üç gün sürüyor.

Hatta, ölümlü bir kaza olduğunda iki gün sonra başka bir ölümlü kaza olana kadar tepkilerimiz kayboluyor.

Ne yazık ki, bu durum sürekli devam ediyor.

Acı da olsa, artık yüzleşme vakti geldi.

Aşağıda isimlerini yazdığım insanlar, trafik kazalarında hayatını kaybeden gençlerimizden sadece birkaçı:

  • Asya Rıdvanoğlu, 26 yaşında, 31 Ağustos 2014’te Zefir’den çıktı, arabasına gidiyordu.
  • Cuma Mağusalı, 27 yaşında, 21 Şubat 2016’da kayınvalidesinden çıktığında belki de annesine gidiyordu.
  • Ayşe Hadımcı Candemir, 30 yaşında, Figen Arkın, 38 yaşında, İmge Kozok, 27 yaşında, 21 Ocak 2014’te okuldan çıkan akademisyenlerdi, evlerine dönüyorlardı.
  • Cihan Yüksel, 22 yaşında, Büşra Yavuz, 21 yaşında, 27 Mart 2024’te kaldırımda yürüyerek iftar yemeğine gidiyorlardı.
  • Cemre Yönet, 30 yaşında, 26 Şubat 2024’te kendi yolunda motor sürüyordu.
  • Sude Demirkıran, 16 yaşında, Yeliz Öztürk, 17 yaşında, Denktaş Mutluel, 52 yaşında, 29 Kasım 2016’da sabah okula gitmek için bindikleri okul otobüsündeydiler.
  • Doğa Çiçek, 2.5 yaşında, 7 Mart 2016’da kardeşi ve annesi ile eve dönüyordu.

Ve daha adını buraya yazmadığım yüzlerce evlat, ana, baba kaybettik trafik kazalarında. 2024 yılı bitmedi ama biz şimdiye kadar 47 canı daha yollarda bıraktık.

Peki, gazeteciler olarak, medya etik kurulları olarak ya da gazeteciler birliği olarak, ya da klavye başına oturup etik dersi veren bir avuç insan olarak ne yaptık?

Ya da bu ülkede araba kullanan her birey olarak ne yaptık?

BU HABER SENİN İÇİN  Harmancı'dan Çevresel Proje Duyurusu: Eski Arıtma Tesisinin Rehabilitasyonu

Yukarıda ölümle sonuçlanan kazalara sebep olan kişiler, geçen gün baktım ki, cezaları bitip normal hayatlarına dönmüşler. Özellikle bir tanesi, kazayı yaptığında 111 promil alkollüydü ama hala içki masalarından kalkmıyor ve utanmadan bunları sosyal medyasında yayınlıyor.

Peki, birileri tepki veriyor mu?

Hayır.

Başka birine daha çarpıp öldürene kadar kimse tepki vermeyecek ne yazık ki.

Kısa dedik ama yine uzattık.

Biliyorum, bu durum çok acı verici ve dramatik ancak bu toplumun ders alması, ibret alması gerekiyor.

Direksiyonun başına geçen her birey, bu görüntüleri akıllarına getirip, yaya geçidine veya kavşaklara gelindiğinde yavaşlaması gerektiğini, hatta durması gerektiğini bilmek zorunda.

Savaş muhabirleri, savaşın kanlı görüntülerini aktarırken, hastaneler vurulurken, çocuklar ölürken dünya televizyonları buna bir son vermek için yayınlar yapıyor.

Biz de bir savaştayız; bence trafikte her gün savaşıyoruz.

Eve sağ salim varabilecek miyiz, evladımız evden çıktı gelebilecek mi diye yüreğimiz ağzımızda bekliyoruz.

Evet, bu bir savaş; düşmanı tanımadığımız, nereden nasıl bizi vuracağını bilmediğimiz bir savaş.

Bu görüntüleri de belki ibret alırız diye yayınladık. Çünkü üç günlük tepkilerden ve anlamsız cezalardan bıktık artık.

Birisi Gündem Kıbrıs’a, “Sizin yakınınız olsa yayınlar mıydınız?” diye yazmış.

Bilginiz olsun, evet yayınladık.

Benim oğlumun kaza görüntülerini de yayınladık.

Karşıdan gelen sürücünün benim evladıma nasıl çarptığını, çocuğumun 7 metre havalandıktan sonra asfalta nasıl çakıldığını yayınladık.

Bunu ne zaman yaptık biliyor musunuz?

Ehliyetsiz sürücü 110 bin TL para cezası ile normal hayatına döndüğü zaman.

Belki de ilk gün yayınlasaydık, sosyal medya denen bu illette ortaya çıkan “infial” nedeniyle 110 bin TL ile kurtulamayacaktı.

Belki de tahkikat memuru daha titiz bir soruşturma yapacaktı.

Ve belki de kaza görüntülerini bir hafta sonra benim bulmamı beklemeyeceklerdi.

BU HABER SENİN İÇİN  Kıbrıs TV'de Uyuşturucu Sorunu ve Aileler Üzerindeki Etkileri

Bir sürü “belki” var ama ne olursa olsun, niyetimiz asla birilerini üzmek değil.

Niyetimiz, ibret alınması ve toplumsal bir bilincin oturmasıdır.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ