İsias Otel Davası: Altıncı Duruşma ve Ailelerin İfadeleri
İsias Otel Davası’nın altıncı duruşmasında ailelerin ifadeleri önemli bir yer tutuyor. Bu içerikte, duruşmanın detayları ve ailelerin duygusal anlatımlarıyla olayın seyri hakkında bilgi edinin.
İsias Otel Davası Altıncı Duruşması Başladı
İsias Otel davasının altıncı duruşması, Türkiye saatiyle bugün saat 10.00’da Adıyaman 3.
Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. İki gün sürecek olan bu duruşmadan, önemli bir karar çıkması bekleniyor.
CANLI AKTARIM – Mahkemeden Detaylar…
Duruşma sırasında, ailelerin avukatları dinleniyor.
Ailenin avukatlarından Gülsüm Aydoğdu, mahkeme heyetine şu ifadeleri sundu: “Yerinizde olmak istemezdim… İnsanların kaderi hakkında karar vermeyi istemediğim için avukat olmayı tercih ettim.
Ancak siz, bu ulvi görevi üstlenmiş durumdasınız.
Tarih yazma ihtimaliniz var; bunu yapıp yapmamak sizin tercihinizdir.
Dün bir manşet haberde ‘adalet enkaz altında kaldı’ yazıyordu. 6 Şubat depremlerinde binlerce bina yıkıldı, ancak toplumun vicdanını rahatlatan bir karar yok.”
Aydoğdu, “Hem çürük binalar inşa etmişler hem de binaları köstebek gibi oymuşlar, üstüne tüy dikercesine kaçak kat dikmişler… Depremin öngörülemez olduğunu Türkiye Cumhuriyeti’ne artık aştığımızı düşünüyorum.
Hepimiz okullarda depremlerde nasıl davranmamız gerektiğini öğreniyoruz.
Sanıklar, ‘olursa olsun’ mu demişler yoksa ‘biz kimsenin ölmesini istemedik’ mi demişler, bu sorunun cevabını arıyoruz. Çünkü deprem davalarında olası kasttan tesis edilmiş bir karar emsal karar yok, bilinçli taksirden de yok.” diye konuştu.
Aydoğdu, açıklamalarına şöyle devam etti: “Ezbere karar vermeyin… Bölge adliye ya da Yargıtay’dan medet ummayın.
Lütfen siz de çürük bina inşa ettikleri noktasında karar verin.
Sanıkların, ‘her ne pahasına olursa olsun, para uğruna her şeyi yaparım’ diyerek evlatlarımızı öldürdüklerini tescilleyin!”
Koçoğlu: “Binanın Ruhsatı Sahte ve Binada 72 Can Öldü”
Ardından söz alan Pervin Aksoy İpekçioğlu ve Sertaç İpekçioğlu’nun avukatı, bilirkişi raporuna işaret ederek, “Bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunamadıklarını” ifade etti.
Binanın yıkılma yönüne dikkat çeken Koçoğlu, “İlk baştan beri binanın çekiçleme etkisiyle yıkıldığı yönünde iddialar vardı, ancak bilirkişi raporunda bunun böyle olmadığı açıkça belirtildi.” dedi.
Avukat, duruşmaya getirilen Zeynelcan isimli tanığın beyanlarına değinerek, “Bu tanık otelde çalışmadığını, hatta sağını solunu bile bilmediğini” savundu. “Bina kendi bacağı üzerine dönerek yattı.” diyen avukat, 1998 Yönetmeliği’ne göre yapılması gereken zemin etüt çalışmasının yapılmadığını kaydetti.
Ruhsatta sahtecilik olduğunun açık ve net olduğunu ifade eden avukat, “Binanın ikinci ruhsatı sahte… Binada 72 can öldü.
Bu kadar basit.” şeklinde konuştu.
“Olası Kast Burada Olmayacaksa, Nerede Olacak?”
“Burada bilinçli taksir yok, burada açık ve net olası kast var.” diyen avukat, 1 Ocak 2023’ten sonra otelde sanıklardan ve ailelerinden hiç kimsenin kalmadığını vurguladı. “Olası kast burada olmayacaksa, nerede olacak?” diye soran avukat, “Kolon kesmediler ama asmolen döşemeyi deldiler ve merdiveni kaldırdılar… Bu daha büyük bir sıkıntı.
Binanın statiğiyle oynadılar.” dedi.
Bilinçli taksirden hüküm verilmesi halinde verilebilecek maksimum cezanın 22 buçuk yıl olduğuna işaret eden avukat, 72 canın hayatını kaybettiğini, her bir can için sanıkların alacağı cezanın hesaplandığında bunun 3 ay 22 güne tekabül ettiğini anlattı. “Benim yakınlarım bir depremde ölse ve her biri için öngörülen ceza 3 ay 22 gün olsa, Türkiye’de hukuk yoktur derdim ve ben bu kadar sakin kalamazdım.
Buradaki kimse sakin kalamadı.” diye ekledi.
İsias’ın yönetmeliğe uygun yapılmadığı için yıkıldığını söyleyen avukat, Ahmet Bozkurt’un binadan 3 gün ses geldiği iddialarının gerçekleri yansıtmadığını kaydetti.
Ayrıca, depremden sonra kasasını almak için İsias’a gelen Bozkurt’un kaçtığını ve teslim olmadığını belirtti.
Avukat, Mehmet Fatih Bozkurt’un yetkili olduğuna dair belgeleri sunduğunu söyledi.
Bilinçli taksir konusunda mütalaanın objektif olarak yazılmadığını savunan avukat, Ahmet Bozkurt’un adı ve soyadı dışında başka hiçbir şeyi doğru söylemediğini kaydetti.
Ayrıca, dosyadaki kamera görüntüsünün kaybedildiğini de ifade etti.
Otelle ilgisi olmayan birisinin olduğunu iddia eden Efe Bozkurt’un Kıbrıs’tan bir kafile geleceğini nereden bildiğini soran avukat, sözlerini şöyle tamamladı: “Nüfusu çok az olan KKTC için 27 can ve 8 büyüğün kaybı ciddi bir sayı.
Bu deprem nedeniyle Kıbrıs’ın bir neslinde sorun yaşanacak.
Buradaki karar, Kıbrıs’ın sadece bugününü değil, önündeki 30-40 senesini etkileyecek ve evlatlarınıza ve geleceğinize miras olacak bir karar olacak.
Toplumda bir cezasızlık algısı var.
Bunun yıkılması lazım.”
Karakaya’nın Avukatı: “100 İnsanın Özensizlikle Öldürülmesi Modern Ceza Hukuku Açısından Kabul Edilemez”
İlk sözü Ruşen Yücesoylu Karakaya’nın avukatı aldı.
Bilirkişi raporlarına dikkat çeken avukat, Türkiye’de bir depremin olacağının kesin olduğunu vurguladı.
Yapıların buna göre inşa edilmesi gerektiğini belirtti.
Avukat, binanın statiğinin belgelerde sahtecilikle bozulduğunu kaydetti.
Apartman olarak inşa edilen yapının otel haline getirildiği ve dışarıdan lüks bir bina gibi görünmesine rağmen, sanıklar tarafından hiçbir güçlendirme yapılmadığını belirtti.
Binaya asansör eklenmesine ve kaçak katın çıkılmasına değinen avukat, binaya ek yük bindirilerek statiğinin bozulduğunu ifade etti.
Sanıkların, tehlikeli neticeyi öngörüp kayıtsız kaldığını belirten avukat, olası kast hükümlerinin uygulanmasını istedi. “100 insanın özensizlikle öldürülmesi modern ceza hukuku açısından kabul edilemez.” dedi.
Duruşmaya 15 Dakika Ara
Davanın altıncı duruşması 15 dakikalık aranın ardından yeniden başladı.
Aileler Konuştu: Çocuklarımızın Atamadığı Çığlığa Ses Verin!
Kum yığınına dönen İsias Otel’de yakınlarını yitiren aileler sırayla mahkemede söz alıyor.
Mehmet Topukçuoğlu: “Bu Davanın Sonucu Çocuklarımızın Başarılarına Eklenecek”
Oğlu Mert’i kaybeden Mehmet Topukçuoğlu, “Burada birçok şey konuşuldu, herkes her şeyin farkında… Yaşadığım bir anıyı paylaşmak istiyorum.
Enkaz başına ilk gelenlerden biriyim.
Yalancı şahitler var… Bina yana göçmedi. Çocukların kabirlerine gittiğimde gelişmeler olacak diyorum. Çocuklarımız çok büyük şeyler başardı ve başaracaklar.
Bu davanın sonucu onların başarılarına eklenecek.” ifadelerini kullandı.
Sibel Kumsal’dan Savunma Avukatlarına: “Bu Çocukların Adli Tıptaki Fotoğraflarını Gördüler Mi?”
Kızı Hayal’i kaybeden Sibel Kumsal, “Ahmet Bozkurt ve onları savunan avukatlara sesleniyorum.
Bu çocukların adli tıptaki fotoğraflarını hiç görmüşler mi? Çünkü ben hamile olduğum için çocuğumu göremedim… Adli tıp raporlarından gördüm ne halde olduğunu… İlk defa çocuğumu bir yere gönderip tabutla aldım.
Son kez çocuğumun fotoğrafına baktım.
Tanıyamaz mıyım endişesi taşıdım, tanıdığım için mutluyum… Adalete ve çocuklarımızın kanının yerde kalmayacağına inanmak istiyorum.” dedi.
Caner Kalaycı: “Olası Kast Talep Ediyorum”
Eşi Duygu ve kızı Lavin’i kaybeden Caner Kalaycı, “Ben İsias’ta eşimi ve kızımı kaybettim.
O da hukukçuydu.
Burada kusurlu insanlar var, kusurlu insanların yarısı da dışarıda.
Olası kast talep ediyorum.
Savcının yaptığı mütalaaya hoşgörü ile bakmadık.
Olası kast kararını cesaretle çıkarmanızı bekliyoruz.
Bu KKTC için önemli bir karar olacaktır.” dedi.
Mehmet Tülek: “Bu Bir Katliamdır!”
Kızı Asya’yı kaybeden Mehmet Tülek, “Hala mücadele veriyoruz. 6 Şubat’ta buraya geldiğimizde gördüğümüz manzarayı kanıtlamaya çalıştık.
Binanın yıkımına neden olan tüm usulsüzlükler var ama ceza yok!
Beni vicdanımla baş başa bırakmayın.
Bu insanlar otele geldiler.
Ben enkazın üstündeydim, kızım benim ayaklarımın 2 metre altında.
Bu bir katliamdır!” diye konuştu.
Esra Özberkman: “Çocuklarımız Geri Gelmeyecek, Bizim Savaşımız Sizin Çocuklarınız İçin!”
İsias Otel enkazından sağ çıkan ancak kızı Sahil’i kaybeden Esra Özberkman, “6 Şubat depremini birebir yaşadım.
Ahmet Bozkurt ve yalancı tanıklar her gün oteline gidip o koltuğunda oturuyor.
Biz kaderci değiliz, bilime inanıyoruz. 72 canımız için savaş veriyoruz. Çocuklarımızın geri gelmeyeceğini biliyoruz, bu savaş sizin çocuklarınız içindir.” dedi.
Acılı baba Tayıp Özberkman ise, “Ben en değerlisini kaybeden bir baba olarak bir daha ne kendimi ne de bu salonda olan herhangi birinin sevdiklerini kaybetmesini istemiyorum.
Bunun içinden bu dava başladığından beri yalan beyanlara değil, bilimin gösterdiği gerçeklere itibar gösteren biriyim.” dedi.
Meriç İçme: “Biz Çocuklarımızın Elinden Tutup Kıbrıs’a Getirecektik”
Oğlu Özgür’ü kaybeden Meriç İçme, “14 yaşındaki oğlumu kaybettim.
Enkaza ilk gelenlerdenim ve böyle bir enkaz olacağını hayal bile edemezdim. 11 ilde deprem oldu, orada böyle bir yıkım var mı bakın!
Bir hafta boyunca o enkazın başında uykusuz oturduk, sevdiklerimizi aradık.
Mahkemenize güveniyoruz, en ağır şekilde müebbet istiyorum.” dedi.
Pervin Aksoy İpekçioğlu: “Ben O Enkazdan Sağ Çıktım Ama Kızıma Ulaşamadım”
Kızı Serin’i kaybeden Pervin Aksoy İpekçioğlu, “Bu davadan çok şey öğrendik, insanlığın öldüğünü öğrendik, parayla insan olunabileceğini.
O yüzden bu ruhsatın sahte olduğu ortada.
Benim kızım o enkazda hayatını kaybetti.
Ben sağ çıktım ama 3-4 metre ilerimde olan kızıma ulaşamadım.” dedi.
Ruşen Yücesoylu Karakaya: “Çocuklarımızı Kum Yığınının Altından Aldık”
Kızı Selin’i kaybeden Ruşen Yücesoylu Karakaya, “Selin 14 yaşında hayalleri olan bir çocuktu.
Biz çocuklarımızı kum yığınının altından aldık.
Buna nasıl bilinçli taksir dersiniz? 72 can için cezalarını verin ki o kalemi alırken iki kere düşünsünler.” ifadelerini kullandı.
Ozan Dağlı: “Ahmet Bozkurt Yaşı Kadar Cana Mal Oldu!”
Nazife ve Abide Dağlı’nın babası, Mülkiye Dağlı’nın eşi Ozan Dağlı, “İsias Adıyaman’da yıkılan tek otel.
Ahmet Bozkurt yaşı kadar cana mal oldu.
Ben kısasa kısas istiyorum!
En azından olası kastın aşağısı mümkün değil.” dedi.
Şenay Atakan Konuklu: “Çocuklarımızın Atamadığı Çığlığa Ses Verin!”
İsias Otel enkazında oğlu Atakan Celal Konuklu ve eşi Pamir Konuklu’yu kaybeden Şenay Atakan Konuklu, “Çocuklarımız orada seslerini duyuramadılar.
Günlerce bekledik, 55 ceset gördüm, hepsinin yüzüne baktım.
Bunun hesabını kim verecek?
Adalet nerede?
Bu katiller olası kastla üst düzey ceza almalıdır.” diyerek sesini yükseltti.
Serap İş: “Gerçek Anlamda Adaletin Sağlanmasını İstiyorum”
Oğlu Kağan Selim İş’i kaybeden Serap İş, “Bu insanlar nasıl bir otel yaptıklarını biliyor.
Adıyaman’dan kaçtılar çünkü suçlarını, kusurlarını biliyorlardı.
Ben tüm suçluların olası kast ile cezalandırılmasını istiyorum.” dedi.
Feriha Yiğittürk: “72 Kişi Can Verirken, Ahmet Bozkurt Kasasının Derdindeydi!”
Oğlu İzcan’ı kaybeden Feriha Yiğittürk, “Prosedüre göre olsaydı bugün burada olmazdık. 72 kişi can verirken, Ahmet Bozkurt kasasının derdindeydi.
Elinizi vicdanınıza koyarak adil bir karar vereceğinize inanıyorum.” ifadelerini kullandı.
Turist Rehberlerinin Aileleri: “Adaleti Ararken Daha Da Mağdur Olduk”
Turist rehberlerinin aileleri, savcının ‘bilinçli taksir’ mütalaasına tepki göstererek, 72 canın ölümünün hiçe sayıldığını belirtti. “Siz akşam eve gidince çocuğunuzu görüyorsunuz, biz göremiyoruz!
Adaleti ararken daha da mağdur olduk.” dediler.
Osman-Ayşe Akın: “Çocuklarımız İçin Adalet İstiyoruz”
Kum yığını İsias Otel’de hayatını kaybeden Alp ve Doruk’un annesi Ayşe Akın ile babası Osman Akın, duruşmada söz aldı.
Ayşe Akın, “Ben çocuklarım için adalet istiyorum. Şampiyon meleklerimiz için en ağır cezayla cezalandırmalarını istiyorum.” dedi.
Osman Akın ise, bilirkişi raporlarıyla her şeyin kanıtlandığını belirterek, “72 canın bedeli 10 yıl, 15 yıl değil! 72 canının bedelini kim ödeyecek?” diye sordu.
Murat Aktuğralı: “Gün Yüzü Görmesinler”
İsias Otel’de oğlu Aras’ı kaybeden Murat Aktuğralı, “6 Şubat sabahında ben ayaktaydım ve depremi nasıl yaşadığımı birebir gördüm. 15 saniyede bina yerle bir oldu.” diyerek sanıkların ifadelerini yalanladı.
Savcı Mütalaasını Sundı
İsias Otel davasında savcı, mütalaasını sunarak tüm sanıkların ayrı ayrı yargılanmasını ve tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devam etmesini talep etti.
Ayrıca, sanıkların bilinçli taksir üzerinden yargılanma sürecinin sürdürülmesi gerektiğini belirtti.
Savcı, mevcut deliller ve hukuki çerçeveye dayanarak kararını tekrarladı ve olayın niteliği ile sanıkların sorumluluklarının ayrı ayrı değerlendirilmesinin önemine vurgu yaptı.