Kıbrıs’ta Sınır Kapılarının Açılması ve İki Devletli Çözüm Süreci

Kıbrıs’ta sınır kapılarının açılması, iki devletli çözüm sürecini nasıl etkiliyor? Bu yazıda, Kıbrıs’taki güncel gelişmeleri, toplumsal dinamikleri ve olası sonuçları keşfedin.

Kıbrıs’ta Sınır Kapılarının Açılması ve İki Devletli Çözüm Süreci

Kıbrıs’ta Tarihi Bir Dönüm Noktası: Sınır Kapılarının Açılması

23 Nisan 2003 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yönetenler, Güney Kıbrıs ile aralarındaki ilk sınır kapısı olan Ledra Palace’ı açma kararı aldılar.

Bu tarih, adada yeni bir dönemin başlangıcını simgeliyor.

O gün, henüz bıyıkları terlememiş bir gazeteci olarak, boynumda Nikon makinemle sınırı ilk geçenlerden biri olmanın heyecanını yaşadım!

Mahşeri bir kalabalık vardı ve kaç makara film bitirdiğimi hatırlamıyorum bile.

Güney Lefkoşa’ya yürüyüp, orada bir kebap ve bir bira ile bu zevkli iş gününü keyfe dönüştürmüştüm.

O günden bugüne, toplamda 3 farklı Cumhurbaşkanı ile birlikte 9 yeni kapı açıldı.

Her bir kapının ayrı bir hikayesi var; ancak bu hikayelerin ortak noktası, Rum tarafının yeni kapı açma konusundaki isteksizliğidir.

Türk tarafı her seferinde kapı açma önerisinde bulunurken, Rum tarafı askeri bölgeleri gerekçe göstererek süreci yokuşa sürmüştür.

Bu durum, gereksinim olmayan ve şu anda atıl durumda olan bazı kapıların açılmasına da yol açtı.

Ancak, Rumların bu yaklaşımı, yeni ve elzem kapıların açılmasını her zaman baltalama gayretinde oldu, tıpkı günümüzde olduğu gibi.

Bugün geçmişten farklı olan bir nokta var: Rumların yıllardır “federasyon” diyerek sonuçsuz bir masanın etrafında hapsettiği Türk tarafı artık yok!

Deyim yerindeyse, maymun gözünü açtı.

Türkiye ve Kıbrıs Türk liderliği, iki devletli çözüm politikasına sıkı sıkıya sarılmış durumda.

Ada gerçeklerinin iki devlet olduğunu vurgulayarak, hem Rum tarafına hem de uluslararası topluma bu mesaj verilmektedir.

Birleşmiş Milletler görevlileri de artık bu talebi göz ardı edemez hale geldi. Özel temsilci Holguin, yeni bir müzakere süreci için taraflar arasında ortak bir zemin bulunmadığını kayda geçirmişti.

Türk tarafı, bu kaydın ardından kapsamlı çözüm çalışmalarının dışında ada gerçekleri üzerinden hareket ederek, Lefkoşa’da açılması elzem olan yeni bir kapıyı gündeme taşıdı.

BU HABER SENİN İÇİN  Lefkoşa'da Polis Memurlarına Darp Suçlaması

Bu ihtiyaç, Lefkoşa Belediyesi ve Ticaret Odası ile iş birliği içinde Haspolat sınır kapısının açılması talebi olarak ifade edildi.

Rum liderliği ise her zamanki gibi ‘olmaz’ diyerek, sadece kendi çıkarlarına hizmet edecek olan Kiracıköy ve Erenköy kapılarının açılmasını talep etti.

Ancak bu talepler, Türk tarafı tarafından reddedildi.

Fakat bu redde rağmen, Cumhurbaşkanı Tatar güzel bir karşı teklif sundu: Haspolat’ın yanı sıra, Kiracıköy’ün hemen yanındaki Akıncılar (Lüricina) kapısının açılmasını da önerdi.

Bu kapılar, her iki halkın gündelik hayatına olumlu etki edebilecek niteliktedir.

Rum lider, bu teklifi de reddedebilir; fakat yaşananların gerçekleri göz ardı edilemez.

Eminim ki BM yetkilileri de bu durumu farkındadır. İki liderin bir hafta sonra yeniden bir araya gelecekleri açıklandı. Şimdi Rum liderliği, elini güçlendirmek adına Erenköy ve Kiracıköy’deki Rumları örgütleyerek eylemler yaptırma yoluna gidebilir.

Fakat kimse bu eski oyunlara artık prim vermez!

Bir kapının açılması gerekiyorsa, bu iki halka da hizmet etmelidir. İşte Haspolat ve işte Akıncılar.

Neden olmasın ki?

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ