Dışişleri Bakanlığı’ndan EOKA Terör Örgütü Açıklaması
Dışişleri Bakanlığı, EOKA terör örgütünün faaliyetleri hakkında önemli bir açıklama yaptı. Detaylar için tıklayın.

Dışişleri Bakanlığı, EOKA terör örgütünün kuruluş yıl dönümü nedeniyle Rum Yönetimi ve Yunanistan tarafından yapılan kutlamalar ve yayınlanan mesajların, Rum/Yunan zihniyetinin Kıbrıs politikasındaki sürekliliğini gözler önüne serdiğini vurguladı.
Bakanlık, bu tür etkinliklerin geçmişten günümüze değişmeyen bir anlayışın göstergesi olduğunu belirtmektedir.
Yapılan yazılı açıklamada, Yunanistan’da EOKA yıl dönümü dolayısıyla okullarda etkinlikler düzenlenmesine karar verildiğine dikkat çekildi.
Bu etkinliklerin artan bir dozda gelen mesajlarla birlikte, Yunanistan’dan bir Avrupa Birliği milletvekilinin göstericilerin “Kıbrıs Yunandır” şeklindeki sloganlarını desteklemesi hatırlatıldı.
Milletvekili, “Kıbrıs’ın Yunan” olduğu yönündeki ifadeleriyle durumu pekiştirdi.
Açıklamada ayrıca, geçmişten bu yana Kıbrıs adasının tek sahibi olarak kendilerini gören ve Kıbrıs Türk halkını bu topraklarda “azınlık” olarak kabul eden Rum/Yunan ikilisinin, bir anlaşmaya varma niyetinin olmadığı ifade edildi.
Onların asıl amacının, Kıbrıs Türklerini baskı altında tutarak, “azınlık” haklarını kabul ettirmek olduğu vurgulandı.
Dışişleri Bakanlığı açıklamasında şunlara da yer verildi:
- “Sözde bir anlaşmaya varma söylemlerinde hiçbir samimiyet bulunmamakta.” Kıbrıs Rum liderliğinin halkını sağduyu ile hareket etmeye davet edeceği yerde, Türk düşmanlığını körüklemesi, genç zihinleri düşmanlık tohumlarıyla zehirleme çabaları ve eğitim sistemini bu kirli siyasete alet etmesi büyük tahribatlara yol açmaktadır.
- Bu durum, Adadaki iki halk arasındaki derin güven boşluğunu daha da artırmaktadır. Kıbrıs Rum liderliğinin, hakimiyetçi zihniyetini genç nesillere aşılamaya çalışması, kabul edilemez bir yaklaşımdır.
- “Bu yanlıştan dönmeye ve Adadaki mevcut gerçekleri halkına kabullendirmeye davet ediyoruz.” Kıbrıs adasının tek gerçeği, yan yana yaşayan iki ayrı devlet ve iki farklı halkın varlığıdır.
Barış içinde sürdürülebilir bir gelecek, bu halkların ve devletlerinin egemen eşitliği ile eşit uluslararası statülerinin kabulü ile mümkündür.”