ABD’de Borç Limiti Gündemi ve Ekonomik Etkileri
ABD’de borç limiti tartışmaları, ekonomik istikrarı nasıl etkiliyor? Bu içerikte, borç limitinin yükseltilmesi ve olası sonuçları hakkında derinlemesine bilgiler ve analizler bulabilirsiniz.
ABD’de Borç Limiti Gündemi
ABD’de borç limiti, ülke tarihinde birçok kez tartışma konusu olmuş ve sorun haline gelmiştir. 2024 yılına yaklaşırken, bu konu ABD Kongresi’nin gündem maddeleri arasında önemli bir yer tutuyor.
Federal hükümetin borçlanabileceği maksimum tutarı belirleyen bu limit, ülkenin borcunun 36,1 trilyon dolara ulaştığı bir dönemde, ABD ekonomisi için ciddi bir tehdit oluşturmakta.
Borç limitinde Kongre’de yapılacak herhangi bir anlaşmazlık, ABD’nin temerrüde düşme riskini beraberinde getiriyor.
Bu durum, küresel piyasalarda dalgalanmalara, ABD’nin kredi notunda düşüşlere ve ekonomik belirsizliklere yol açabileceği için büyük bir endişe kaynağı.
Borç Limiti Yeniden Yürürlüğe Girdi
2023’te Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında çekişmeli geçen müzakerelerin ardından, borç limitinin askıya alınmasına yönelik düzenlemeler geçerliliğini yitirdi.
Böylece, 1 Ocak itibarıyla borç limiti yeniden yürürlüğe girmiş oldu. 20 Ocak’ta Beyaz Saray’daki görevine başlayacak olan ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, 2025 yılına kadar borç limiti endişelerini ortadan kaldırmak istese de bu konuda başarılı olamadı.
Trump, kendi gündeminin borç limitinden etkilenmesini istemediği için ABD Kongresi’nde geçen ay kabul edilen geçici bütçe tasarısına borç limitine dair bir düzenleme ekleme talebinde bulundu ancak bu gerçekleşmedi.
Sonuç olarak, Cumhuriyetçiler ve Demokratlar, hükümete mart ayına kadar finansman sağlayarak kapanmasını önleyen bir geçici bütçe üzerinde ancak uzlaşabildi.
Yellen’dan Kongreye Uyarı
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, geçen hafta borç limiti ile ilgili olarak Kongre’ye bir uyarı mektubu gönderdi.
Mektubunda Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson’a hitaben, ülkenin güven ve itibarının korunması için Kongre’yi harekete geçmeye çağırdı.
Yellen, 2 Ocak itibarıyla yeni borç limitinin, bir önceki günün sonunda yasal limite tabi ödenmemiş borç miktarı olarak belirleneceğini ifade etti.
Yeni Limite Ocak Ayı Ortasında Ulaşılması Bekleniyor
Yellen, ödenmemiş borç tutarında yaklaşık 54 milyar dolarlık bir düşüş beklediklerini belirtti.
Bu düşüş büyük ölçüde Medicare ödemeleriyle ilişkili bir federal güven fonu tarafından tutulan belirli menkul kıymetlerin planlanan ödemelerinden kaynaklanacak.
Yellen, bu nedenle Hazine’nin 2 Ocak’tan itibaren olağanüstü önlemler almaya başlamasına gerek kalmasının beklenmediğini ifade etti ve “Hazine, yeni limite 14-23 Ocak tarihlerinde ulaşılacağını öngörüyor ve bu tarihlerde Hazine’nin olağanüstü önlemler almaya başlaması gerekecektir” dedi.
Trump’ın Borç Limiti Üzerine Eleştirileri
Seçilmiş başkan Trump, geçtiğimiz hafta sonu Truth Social hesabından yaptığı paylaşımlarında borç limiti konusunda eski Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy’ye eleştirilerde bulundu.
McCarthy’yi “iyi bir adam ve arkadaş” olarak tanımlayan Trump, 2023’te borç tavanının 1 Ocak 2025’e kadar askıya alınması yönünde oy kullandıkları için onu eleştirdi ve bunun “yıllardır alınan en aptalca siyasi kararlardan biri” olduğunu belirtti.
Trump, borç limitine dair, “Bu, Biden’ın sorunu, bizim değil. Şimdi bizim sorunumuz haline geliyor” değerlendirmesinde bulundu.
2023’te Borç Limiti Krizi
ABD, 2023’ün başlarında 31,4 trilyon dolarlık borç sınırına ulaşarak borç limiti krizi ile karşı karşıya kalmıştı.
Hazine Bakanlığı, ülkenin temerrüde düşmesini önlemek amacıyla bazı olağanüstü önlemler almak zorunda kalmıştı.
Bu kapsamda, Kamu Hizmeti Emekli ve Engelliler Fonu ile Posta Hizmeti Emekli Sağlık Yardımları Fonu’na yönelik yeni yatırımlar bir süreliğine askıya alınmıştı.
Ayrıca, Federal Çalışan Emeklilik Sistemi’nin bir parçası olan Tasarruf Fonu’nun Devlet Menkul Kıymet Yatırım Fonu’na tam yatırım yapılamamıştı.
Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında süren müzakerelerin ardından Kongre, Haziran 2023’te bazı harcamaları sınırlandıran ve borç limitini 1 Ocak 2025’e kadar askıya alan yasayı kabul etti.
Borç Limiti Nedir?
ABD’de ilk kez 1917’de uygulamaya konulan borç limiti, “ABD hükümetinin borçlarını ödemek için ödünç alabileceği para miktarının üst sınırı” anlamına gelmektedir.
Kongre, her yıl altyapı harcamaları, sosyal güvenlik gibi programlar ve federal çalışan maaşlarını içeren bütçeyi onaylar.
Hükümet, vatandaşlarından vergi alarak elde ettiği gelirden daha fazlasını harcamakta ve federal bütçe açığını artırmaktadır.
Hükümet, Kongre’nin onayladığı ödemelere devam edebilmek için borç almak zorundadır.
Borç limiti, hükümetin “faturalarını” ödemek için alabileceği borcu sınırlar.
Borç Limitine Ulaşılması Halinde Ne Olur?
Borç limitine ulaşılması durumunda federal hükümet, borç miktarını artırma yetkisini kaybeder.
Bu durumda, sadece mevcut nakit ve gelen gelirlerle harcama yapabilir.
Limitin artırılması için Kongre’den yasa geçmesi gerekmektedir.
Borç limitine ilişkin bir kararla karşılaşıldığında, Kongre borç limitini artırmayı veya belirli bir süre için askıya almayı seçebilir.
Hazine, bu süreçte hükümetin mali yükümlülüklerini yerine getirmesi için olağanüstü önlemler alabilir.
Bu önlemler, çeşitli devlet hesaplarına ihraç edilen Hazine tahvillerinin miktarını geçici olarak azaltan muhasebe yöntemlerini içermektedir.
Bu bağlamda, emeklilik fonlarına yeni yatırımlar askıya alınabilir veya menkul kıymetlerin sahibine vadesinden önce geri ödeme yapılabilir.
Ancak olağanüstü önlemler, hükümete sadece zaman kazandırmakta olup, borç limitine ulaşmayı engelleyecek kadar büyük önlemleri içermemektedir.
Eğer Kongre borç limitini yükseltmez ve olağanüstü önlemler tükenirse, Hazine yeni borçlanma yapamayacak ve harcamalarını gerçekleştirememe riskiyle karşılaşacaktır.
Tüm yükümlülüklerini yerine getiremeyen Hazine, hangi ödemeleri yapacağına karar vermek zorunda kalacaktır.
Bu durum, ABD’nin borçlarının geri ödemesinde sıkıntılara yol açarken, ülkenin mali yükümlülüklerini yerine getirememesi temerrüde düşme riskini artırır.
Borç Limitini Artırmak Daha Fazla Harcamaya İzin Verir mi?
Borç limitinin artırılması, hükümete harcamaları Kongre’nin onayladığı seviyenin üzerine çıkarma yetkisi vermez.
Bu durum, yalnızca hükümetin mevcut yükümlülüklerini yerine getirmesine izin verir.
ABD Hazine Bakanlığı verilerine göre, Kongre 1960’tan bu yana borç limitini artırmak, geçici olarak askıya almak veya tanımını revize etmek için 78 kez harekete geçmiştir.
Bu hareketlerin 49’u Cumhuriyetçi, 29’u ise Demokrat başkanlar döneminde gerçekleşmiştir.
Borç Limitinin Tartışma Konusu Olmasının Nedenleri
Borç limiti, teknik olarak hükümet harcamalarının seviyesiyle ilgili olmamasına rağmen, federal bütçenin büyüklüğü hakkında tartışmalarda önemli bir konu haline gelmiştir.
Açıkları azaltmak veya bütçenin büyüklüğünü sınırlamak isteyen politikacılar, harcama sınırları veya bütçe kısıtlamaları konusunda müzakere etmek için borç limitini kullanmaktadır.
Son yıllarda, bazı politikacıların federal harcamaların artışını yavaşlatmaya yönelik çabaları, borç limiti üzerindeki müzakereleri artırmıştır.
Borç Limitine Ulaşmanın ABD Ekonomisi Üzerindeki Etkileri
Analistler, borç limitinin aşılmasının ABD ekonomisine ciddi zararlar verebileceği konusunda uyarılarda bulunmaktadır.
Borç limiti konusundaki belirsizlik, yatırımcılar ve hisse senetleri üzerinde olumsuz bir baskı yaratmaktadır. Ülke tarihinde borç limiti konusunda son dakikaya kadar beklemenin ne kadar riskli olabileceğine dair örnekler de mevcuttur. Örneğin, 2011’de eski ABD Başkanı Barack Obama ile Kongredeki Cumhuriyetçiler arasındaki harcama tartışması uzun süreli bir çıkmaza yol açmıştı.
O dönemde Kongre, Hazine’nin nakdinin biteceğini tahmin ettiği tarihten sadece iki gün önce borç limitini yükseltmek için bir anlaşmaya varmıştı.
Bu durum, ABD piyasalarında 2008 finansal krizinden bu yana en dalgalı haftanın yaşanmasına neden olmuş ve kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s’un ABD’nin kredi notunu ilk kez düşürmesine yol açmıştır.
Uzmanlar, ABD ekonomisinde olası bir temerrüdün, ekonomiyi ve piyasaları altüst edebileceğini, tahvil faizlerinin ve borçlanma maliyetlerinin artmasına neden olabileceğini vurgulamaktadır.
ABD’nin temerrüde düşmesi halinde, bu durumun yalnızca ülke için değil, küresel ekonomi için de ciddi yansımalarının olabileceği öngörülmektedir.