Acil Durum Hastanesi’ndeki Yeni Doğan Trajedisi
Acil Durum Hastanesi’nde yaşanan yeni doğan trajedisi, sağlık sistemindeki eksiklikleri ve ailelerin yaşadığı zorlu süreçleri gözler önüne seriyor. Bu dokunaklı hikaye, yaşamın kırılganlığını ve acil durumların ciddiyetini vurguluyor.
Acil Durum Hastanesindeki Trajedi
Kaç defa yazıp yazıp sildim, inanın ki saymadım.
Ama bir türlü bir yazıyı kaleme alamadım.
Bu makale, tüm kafa karışıklığım ve duygusal gelgitlerim arasında kaleme alınmıştır.
Bugün, Acil Durum Hastanesi’ndeki yeni doğan ünitesinde meydana gelen acı olaydan bahsetmek istiyorum. İsias faciasından sonra içimizi yakan bir başka trajedi olarak gazete manşetlerinde yerini aldı.
Evladını kaybeden aileye başsağlığı, tedavisi devam eden bebeklere de acil şifalar diliyorum.
20 günlük bebeğin acısı yüreklerde kor olurken, geriye kalan 6 bebeğin sağlığı için hepimiz dua ediyoruz.
Biz Kıbrıs Türkleri, evlatları için yaşayan, yemeyip yediren insanlarız.
Bundandır ki; konu evlat olunca akan sular duruyor.
Olayın Özüne Dair
Şimdi, bu acı olayın özüne gelelim. Ülkede kamunun her alanında verilen hizmetler çökme noktasına geldi.
Bu durum, sağlıktan eğitime, dairelerden kaymakamlık hizmetlerine kadar her alanda hissediliyor.
Liyakatın öldüğü, iş bilmezliğin makamları doldurduğu ve ehil insanların göz ardı edildiği bu yapılanmada hatalar da peşi sıra geliyor.
Ancak sağlıktaki en küçük bir hata, insan canına sebebiyet verebileceği için çok daha yakıcı olabiliyor.
Oysa son dönemde, bu kadar kötü kamu yönetimi arasında “en iyisi” diyebileceğimiz, özel sektörü sollayan, güven veren bir yerdi Başkent’teki yeni doğan ünitesi.
Burada doğum yapan anneler, zamanından erken gelen ya da anne karnını 2 veya daha fazla bebeğin paylaştığı, hayata ilk merhabalarında sorun yaşayan bebeklerin hayata tutunduğu nazar boncukluk bir yerdi yeni doğan ünitesi.
Başhekiminden doktoruna, hemşiresinden hastabakıcısına kadar takdir gören, can kurtaran, hayır dua alan insanlar şu anda çok sıkıntılı bir sürecin içerisindeler.
Ailelerin Tepkileri
Çünkü sağlıkta hataya yer yok maalesef.
Acılı ailelerle sohbetimizde, onların hastanedeki bu tertip ve düzene dikkat çektiğini ancak o acı olayın nasıl olduğunu bir türlü anlayamadıklarına kulaklarımla şahit oldum.
Aileler, bir yandan bebeklerinin iyileşmesini beklerken, diğer yandan olayın kendilerinden gizlenmek istenmesine çok kızgınlar.
Sağlık Bakanı’nın “soruşturma amaçlı haber verilmedi” sözlerine hiç inanmayan aileler, “Bu işi kapatmak için uğraş verdiler” diyerek yaşanan sürece öfke kusuyorlar.
Güven Sorunu ve Çözüm Önerileri
İşte tam da bu noktada güven sorunu devreye giriyor.
Evet, kesinlikle burada meydana gelen mamaya etil alkol karışması olayının nasıl olduğu, kimlerin ihmalinden kaynaklandığı soruşturulacak ve her kim isterse olsun gerekli cezayı alacak.
Buna inanıyorum.
Bu durum, sadece bugün adı edilen hemşirelerle sınırlı kalmayacaktır.
Zira mahkemede çok ciddi iddialar ortaya atıldı.
Elbette araştırılacak ve doğru bulunacak.
Bir yandan adalet mekanizması çalışırken, diğer yandan var olan ve hataya açık olan bu sistemin derhal değişmesi gerekiyor.
Bu noktada, oluşan kriz masasının yeni bir takım kurallar ortaya koyması ve sadece yeni doğan ünitesinde değil, tüm alanlarda bu kuralların yeniden ele alınarak hata payının sıfıra yaklaştırılması gerekiyor.
- Bakan veya Başhekim istifa etsin söylemleri ile bir noktaya varmak mümkün değil.
- İstifa, tek taraflı bir müessesedir; kişiyi bağlar ama sistemi düzeltmek esastır.
- Bozuk bir sistemde kim bu mevkilere gelirse, benzer olaylarla karşı karşıya kalabilir.
Sonuç olarak, bir yandan adli soruşturma şeffaf bir şekilde yürütülmeli, diğer yandan hastanedeki sistemin daha iyiye gitmesi için gerekli adımlar süratle atılmalıdır.
Aksi takdirde, yüreğimizi yakan olayların tekrarlanma ihtimali artarak devam edecektir.