Averof Neofitu’dan Kıbrıs Sorunu Üzerine Açıklamalar
Averof Neofitu, Kıbrıs Sorunu üzerine yaptığı açıklamalarla dikkat çekiyor. Bu yazıda, Neofitu’nun görüşleri, çözüm önerileri ve Kıbrıs’ın geleceği hakkında önemli bilgiler bulacaksınız.
DİSİ Milletvekili ve eski DİSİ Başkanı Averof Neofitu, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda umutlarını ve beklentilerini dile getirerek, “tek çatı altında iki ev” modelinde bir çözüm arayışında olduklarını ifade etti.
Politis gazetesinin “Kıbrıs Sorununda Fast Track Süreç… Gelmekte Olduğunu Gördüğü Çözüm Planının ‘Tek Çatı Altında İki Ev’ Olduğunu Söylüyor ve Destekliyor” başlıklı haberinde, Neofitu’nun Rum meclisinde 2025 bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmanın detaylarına yer verildi.
Neofitu, Kıbrıs sorununun geleceği hakkında şu ifadeleri kullandı:
- “Genişletilmiş konferans muhtemelen Şubat sonu veya Mart başında gerçekleştirilecek.
Burada Kıbrıs sorununun çözümüne dair çok kısa bir süreç mi başlayacak, yoksa kesin bir çıkmaz mı olacak, bunu göreceğiz.”
- “Genişletilmiş görüşmede, bütün tarafların ortak bir isteği olduğu tespit edilirse, o zaman müzakereler hızla ilerleyecek, yani bir fast track süreci başlayacak.”
Neofitu, uzun süredir devam eden müzakerelerin artık sona erdiğine dikkat çekerek, açık uçlu müzakerelerin masada olmadığını, bu durumun yıllardır Güvenlik Konseyi kararlarında ve Genel Sekreter raporlarında belirtildiğini hatırlattı.
Neofitu, şu sözleri sarf etti:
“Samimi olmak gerekirse, Guterres çerçevesinin de, Crans Montana’da tartışılan yönetim şeklinin de artık geçerliliği yok.”
Averof Neofitu, çözüm önerisi olarak “Bir arsa içerisinde birbirine temas eden iki farklı ev gibi, bir çatısı Avrupa Birliği’nde, diğer çatısı ise Birleşmiş Milletler’de olacak şekilde, serbest dolaşım ve hükümranlığın tam olarak Avrupa müktesebatına tabi olacağı, tek uluslararası temsiliyeti olan iki varlığın geniş özerkliğine dair bir anlaşma denenebilir.” şeklinde bir açıklama yaptı.
Neofitu, Kıbrıs’taki durumla ilgili endişelerini de dile getirerek, “60 yıldır ayrı yaşıyoruz ve her çözüm çabasında Türk istilasından endişelenmek yerine, muhtemel çözümden kaygılanıyoruz.
Fiili durumun değişip değişmeyeceği konusunda endişelerimiz var ama işgal durumundan kaygılanmıyoruz; fiili durumu bir tür istikrar ve güvenlik olarak görüyoruz.” dedi.