IMF’den Japonya Ekonomisine Yönelik Değerlendirmeler
IMF, Japonya ekonomisi hakkında kapsamlı değerlendirmelerini paylaşıyor. Ekonomik büyüme, mali politikalar ve global etkiler üzerine yapılan analizler, Japonya’nın ekonomik geleceğine dair önemli ipuçları sunuyor.

IMF’den Japonya Ekonomisine İlişkin Önemli Değerlendirmeler
Uluslararası Para Fonu (IMF), Japonya’da politika faizinin 2027 yılı sonuna kadar nötr seviyeye ulaşmasının beklendiğini açıkladı.
IMF, Japonya ekonomisine dair 4. madde konsültasyonu çerçevesinde gerçekleştirdiği denetimlerin öncü bulgularını paylaştı.
Bu kapsamda, uzun yıllar boyunca sıfıra yakın seyreden enflasyonun ardından Japonya’nın ekonomik yapısının sürdürülebilir bir şekilde yeni bir dengeye doğru ilerleyebileceğine dair önemli işaretler bulunduğu vurgulandı.
Açıklamada, Japonya Merkez Bankası (BoJ) tarafından belirlenen %2’lik enflasyon hedefinin, iki yılı aşkın bir süredir aşıldığı belirtildi.
Ayrıca, sıkı iş gücü piyasasının, 1990’lardan bu yana en güçlü ücret artışlarını sağladığı ifade edildi.
Bununla birlikte, Japonya’nın yaşlanan nüfusu ve yüksek kamu borcu gibi zorluklarla karşı karşıya kalmaya devam ettiği kaydedildi.
IMF’nin değerlendirmesinde, politika önceliklerinin enflasyon beklentilerini yeniden çıpalamak, mali tamponları güçlendirmek ve potansiyel büyümeyi desteklemek için iş gücü piyasası reformlarını ilerletmek olduğu ifade edildi.
Ekonomik Büyümenin Hızlanması Bekleniyor
IMF, Japonya’nın ekonomik büyümesinin 2025 yılı itibarıyla hızlanmasının ve enflasyon üzerinde gerçekleşen ücret artışlarının hanehalkının harcanabilir gelirini artırarak özel tüketimin daha da güçlenmesine katkı sağlamasının beklendiğini bildirdi. Ülke ekonomisinin bu yıl %1,1 ve gelecek yıl %0,8 oranında büyümesi tahmin ediliyor.
Buna karşın, büyümeye yönelik risklerin aşağı yönlü olduğu da vurgulandı.
Dış tarafta, küresel ekonomideki yavaşlama, derinleşen jeoekonomik ayrışmalar ve artan ticaret kısıtlamaları ile daha değişken gıda ve enerji fiyatları gibi faktörlerin risk unsurları olduğu belirtildi.
Yurt içindeki en önemli risk ise reel ücretlerin artmaması durumunda tüketimde yaşanabilecek zayıflama olarak tanımlandı.
Ayrıca, yüksek kamu borcu ve brüt finansman ihtiyacı çerçevesinde, mali koşulların sıkılaşmasına yol açacak şekilde mali sürdürülebilirlik konusundaki güvenin azalmasının da bir diğer risk faktörü olduğu ifade edildi.
Enflasyona ilişkin risklerin ise genel olarak dengeli olduğu aktarıldı.
Kamu Borcunun Ödeme Maliyeti Artacak
IMF, kamu borcunun Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) oranının kısa vadede düşmesinin beklendiğini, ancak kamu borcunun yüksek kalmaya devam edeceğini belirtti. 2030 yılına kadar, artan faiz oranları ve yaşlanan nüfusun sağlık ve uzun vadeli bakım harcamalarıyla ilgili baskıları nedeniyle kamu borcunun artmasının öngörüldüğü ifade edildi.
Bu bağlamda, “Faiz oranları yükseldikçe, büyük kamu borcunun ödeme maliyetinin 2030 yılına kadar 2 katına çıkması bekleniyor.
Bu durum, güçlü bir borç yönetim stratejisinin gerekliliğini daha da artırıyor.” denildi.
Ayrıca, mevcut destekleyici para politikası duruşunun uygun olduğu ve bu durumun enflasyon beklentilerini sürdürülebilir bir şekilde %2 hedefine yükseltme potansiyeline sahip olduğu belirtildi.
Eğer 2027 sonuna kadar politika faizinin nötr seviyeye ulaşması beklenen temel tahminler gerçekleşirse, destekleyici önlemlerin kademeli olarak geri çekilmesi gerektiği vurgulandı.
Açıklamada, esnek döviz kuru rejimine olan bağlılığın devam etmesinin olumlu bir gelişme olarak değerlendirildiği ve döviz kuru esnekliğinin dış şokların etkilerini absorbe etmesine yardımcı olmaya devam etmesi gerektiği ifade edildi.
Bu durumun, para politikasının fiyat istikrarına odaklanmasını destekleyeceği kaydedildi.