Kıbrıs Sorunu ve Çözüm İhtiyacı
Kıbrıs Sorunu, tarihsel ve siyasi derinlikleriyle karmaşık bir meseledir. Çözüm ihtiyacı, adanın geleceği için hayati öneme sahiptir. Bu içerikte, Kıbrıs’taki mevcut durumu ve potansiyel çözüm yollarını keşfedin.

Çeler, yaptığı yazılı açıklamada, uzun yıllardır süregelen Kıbrıs sorununun birçok boyutunun olduğunu ancak bu süreçte en fazla acı çeken tarafın Kıbrıslı Türkler olduğunu vurguladı.
Bu bağlamda, “Çözümsüz geçen her an, en çok Kıbrıs Türk toplumuna zarar vermektedir.” dedi.
Çeler, Kıbrıs Türk tarafının, 17-18 Mart tarihlerinde Cenevre’de gerçekleştirilecek genişletilmiş Kıbrıs zirvesine, bu bilinçle ve sorumlulukla hazırlanmaları gerektiğini ifade etti.
Ayrıca, “Müzakereyi peşinen reddeden, gerçeklikten uzak beklentilerle zaman öldüren ve toplumsal geleceğe hizmet etmeyen bir siyasetin peşinden sürüklenmek, son derece vahim bir hata olacaktır.” şeklinde konuştu.
Çeler, Kıbrıs Türk tarafının son beş yıldır izlediği tutumun, “Crans Montana”da ipliği pazara çıkarılan Rum liderliğine bir can simidi sunduğunu savundu.
Bu açıdan, 17-18 Mart tarihindeki zirvede, Kıbrıslı Türklerin çözüm iradesine uygun bir başlangıç için fırsat tanınmasını istedi.
“Nihai çözüme henüz ulaşmamış olabiliriz; ancak müzakere tarihindeki en büyük birikimin ve kazanımın federasyon temelinde yürütülen görüşmelerde elde edildiğini unutmamalıyız.” diyen Çeler, çözüme ulaşmanın en kısa ve güvenli yolunun, bu birikimin en yoğun olduğu zeminlere geri dönmekten geçtiğini savundu.
Son olarak, Rum tarafının, Crans Montana’da tüm dünyanın gözü önünde açığa çıkan “siyasi eşitliği kabul etmeme” tavrını bir an önce terk etmesi gerektiğini belirten Çeler, “Kıbrıslı Türklerin, federal devletin siyasi eşit iki ortağından biri olması gerektiği artık herkes tarafından kabul edilmelidir.” ifadesini kullandı.