Kıbrıs’taki Deprem Riski ve Önlemler Üzerine Mehmet Necdet’in Açıklamaları
Kıbrıs’taki deprem riski ve alınması gereken önlemler üzerine Mehmet Necdet’in detaylı açıklamalarıyla, adanın güvenliğine dair bilgi edinin. Deprem hazırlığı ve stratejiler hakkında bilinçlenin!
Yerbilim Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Necdet’ten Kıbrıs’taki Deprem Riski Üzerine Önemli Açıklamalar
Kıbrıs’ın bir deprem adası olduğunu vurgulayan Yerbilim Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Necdet, olası büyük depremlerle ilgili alınabilecek önlemler ve yapılması gerekenler hakkında önemli bilgiler paylaştı. “Büyük depremler meydana gelebilir…” diyerek konuşmasına başlayan Necdet, Kıbrıs’ın bulunduğu coğrafi konumun, Afrika ve Avrasya levhaları arasında bir sınır bölgesi olan Kıbrıs Yayı üzerinde yer aldığını ifade etti.
Bu levha hareketlerinin adanın deprem riskini artırdığını belirten Necdet, “Afrika levhası kuzeye doğru ilerlerken, Arap levhası da kuzeydeki fay hatlarını baskılıyor.
Bu hareketlilik doğrudan Kıbrıs’ı etkiliyor” şeklinde konuştu.
Bu Bölgelere Dikkat!
KKTC’deki inşaat zeminleri ve yapılaşma konusunda atılması gereken ilk adımlar hakkında bilgi veren Necdet, şu noktaları vurguladı: “Doğu sahilleri, Long Beach, Gazimağusa ve Güzelyurt ovası gibi bölgelerde mikro bölgeleme çalışmaları yapılmalıdır.
Bu çalışmalar, aktif fayların etkilerinin yanı sıra zemin özelliklerini de ortaya koyar.
Kaya tipi zeminler en çok tercih edilen zemin türüdür, ancak mühendislik çözümleri ile kumlu ve killi zeminler de inşaata uygun hale getirilebilir.”
Taha Can GÜRLEK
Yerbilim Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Necdet, KIBRIS TV ekranlarında son günlerde hem kamuoyunun hem de siyasi partilerin gündeminde olan Kıbrıs’taki olası büyük deprem riskine dair detaylı açıklamalarda bulundu.
Mehmet Necdet, ada halkını bilgilendirmekle kalmayıp, aynı zamanda çözüm yolları ve bilimsel veriler ışığında alınması gereken tedbirler konusunda önerilerini dile getirdi.
Depremlerle ilgili yanlış algılara da değinen Necdet, “Deprem değil, kalitesiz projelere göre inşa edilmemiş binalar öldürür.
Bu gerçeği herkesin idrak etmesi gerekir,” dedi.
Kıbrıs’ın tarihsel süreç boyunca depremlerden ciddi zararlar gördüğünü hatırlatan Necdet, 1896 yılından itibaren depremlerin kayıt altına alınmaya başlandığını belirtti. Öncesindeki bilgilerin ise daha çok tarihsel kaynaklardan edinildiğini ifade etti. “Kıbrıs bir deprem ülkesidir ve bunu unutmamalıyız” diyen Necdet, adanın jeolojik yapısının her zaman bir deprem riski taşıdığını vurguladı.
Tarihsel Depremlerden Örnekler
Tarihsel süreçte meydana gelen depremlerden örnekler veren Necdet, 1557 depreminde Ayasofya Katedrali olarak bilinen Selimiye Camii’nin büyük ölçüde yıkıldığını ve Lefkoşa merkezinin ciddi tahribat gördüğünü aktardı. 1924 depremine ilişkin verileri de paylaşan Necdet, Greko Burnu açıklarında meydana gelen 6 büyüklüğündeki bu depremin Mağusa ve Maraş bölgelerinde ciddi yıkımlara yol açtığını belirtti. 1996 depremi ise 6.8 büyüklüğünde olup, Kıbrıs’ın batısındaki Baf bölgesinde büyük ekonomik kayıplara neden olarak kayıtlara geçmiş en büyük deprem olmuştur.
Necdet, “Bu tür tarihsel örnekler, Kıbrıs’ta deprem olmayacağı yönündeki yanlış algıları yerle bir ediyor.
Kıbrıs bir deprem ülkesidir ve bunu unutmamalıyız” dedi.
“Kıbrıs’ta Büyük Depremler Olabilir”
Kıbrıs’ın bulunduğu konumun, Afrika ve Avrasya levhaları arasında bir sınır bölgesi olduğunu tekrar eden Necdet, levha hareketlerinin adanın deprem riskini artırdığını belirtti. “Geçmişte olduğu gibi gelecekte de Kıbrıs’ta büyük depremler meydana gelebilir.
Bu riski göz ardı edemeyiz.” dedi.
Ayrıca, Zafer Burnu ile Hatay arasında bulunan sismik boşlukların dikkatle izlenmesi gerektiğini, bu boşlukların ileride büyük depremlerin habercisi olabileceğini ifade etti.
Tsunami Riski Unutulmamalı
Necdet, Kıbrıs’ta tsunami riski konusuna da değinerek, geçmişte adanın güneybatısında meydana gelen tsunami izlerinden bahsetti. “Tarihsel kayıtlara göre, Salamis Antik Kenti bir tsunami nedeniyle deniz içine kayarak tahrip oldu.
Bu tür riskler, özellikle Koruçam ve Yeni Erenköy bölgelerindeki kaya bloklarının konumlarıyla doğrulanmaktadır.”
İnşaat Zeminleri ve Yapılaşma Tedbirleri
Necdet, KKTC’deki inşaat zeminleri ve yapılaşma konusunda alınması gereken tedbirleri şöyle sıraladı:
- Doğu sahilleri, Long Beach ve Gazimağusa, Güzelyurt ovası gibi bölgelerde mikro bölgeleme çalışmaları yapılmalıdır.
- Aktif fayların etkilerinin yanı sıra zemin özelliklerini ortaya koyacak bu çalışmalar oldukça önemlidir.
- Kaya tipi zeminler en çok tercih edilen zemin türüdür; ancak mühendislik çözümleriyle kumlu ve killi zeminler de inşaata uygun hale getirilebilir.
Ayrıca, MTA Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen aktif fay haritası projesinin 2025 yılında tamamlanacağını belirten Necdet, bu çalışmanın önemine dikkat çekti.
Son olarak, halkı ve yetkilileri bir kez daha uyararak, “Kıbrıs’ın deprem riski taşıdığı bilimsel bir gerçektir.
Bu risklerin azaltılması, ancak bilimsel çalışmalar ve sağlam bir yapı denetim sistemiyle mümkündür.
Unutmayalım ki önlem alınmamış her an, büyük bir felaketi beraberinde getirebilir.” dedi.