Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 41. Yılı: Tarihi Süreç ve Gelişmeler

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 41. yılı vesilesiyle, tarihi süreç ve gelişmeleri keşfedin. Bu özel yazıda, kuruluştan bugüne kadar yaşanan önemli olaylar ve dönüm noktaları hakkında derinlemesine bilgi edinin.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 41. Yılı: Tarihi Süreç ve Gelişmeler

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 41.

Yılı

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), 41 yaşına girdi.

KKTC, Kıbrıs’ta yüzyıllar boyunca varlık gösteren Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıslı Rumlarla kurduğu ortaklık cumhuriyetinden dışlanmasının ardından ortaya çıkan yönetimlerin en uzun ömürlüsü olarak tarihe geçmiştir. 1963 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin trajik sonuyla başlayan süreçte, Genel Komite, Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi, Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi ve Kıbrıs Türk Federe Devleti gibi çeşitli yönetimler kurulmuş; nihayetinde Kıbrıslı Türkler, 15 Kasım 1983 tarihinde kendi devletlerini, yani KKTC’yi ilan etmiştir.

KKTC, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti tarafından tanınmakta olup, kurulduğu günden bu yana uluslararası toplum tarafından konulan ekonomi, ulaşım ve spor alanlarındaki ambargolarla mücadele etmektedir.

Kıbrıs Türkü’nin Coğrafi Birliği

Kıbrıslı Türkler, 1960 yılında Kıbrıslı Rumlarla ortaklaşa kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, toplumlar arası çatışmaların patlak vermesiyle yalnızca üç yıl yaşayabilmesi sonrasında, 11 yıl süren acı dolu bir dönem geçirmiştir. 15 Temmuz 1974’te Yunan cuntasının gerçekleştirdiği darbe, Ada’da büyük bir kaosa yol açmış, ardından 20 Temmuz 1974’te Türkiye’nin garantörlük hakkını kullanarak gerçekleştirdiği askeri müdahale, yeni bir dönemi başlatmıştır.

Bu müdahale ile Kıbrıslı Türkler ve Rumlar coğrafi olarak bölünmüş, Kıbrıslı Türkler adanın kuzeyine, Rumlar ise güneyine yerleşmiştir.

Bu olay sonucunda, o güne dek ada genelinde yayılmış olan Kıbrıslı Türk nüfusu, 1974’ten itibaren bütünlüklü bir coğrafyaya sahip olmuş ve bu durum, bir devlet kurma ihtiyacını doğurmuştur.

Türkiye’ye Bağlanma İsteği

Kıbrıslı Türkler, çatışmaların başladığı 1963 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’nden koparak, yasal ve yürütme yetkilerini elinde bulunduran Kıbrıs Türk Genel Yönetimi, ardından Kıbrıs Türk Geçici Türk Yönetimi ve Barış Harekatı sonrasında Kıbrıs Türk Otonom Yönetimi’ni kurmuşlardır.

Otonom Türk Yönetimi Meclisi, Barış Harekatı’nın mimarı Bülent Ecevit’in 1975 yılının başında adaya yaptığı ziyarette kendilerine yönelttiği “Nasıl bir anayasal yapı istiyorsunuz?” sorusu üzerinde tartışmalara başlamıştır. 4 Ocak 1975 tarihli özel meclis oturumunda, “Yeni düzende iki ayrı bölgeye dayalı bir federal devlet şekli oluşturulması ve siyasi bir çözüm geciktiği takdirde Kıbrıs Türk devletinin ilanı zorunludur” ifadeleri yer alan öneri kabul edilmiştir.

Uzun tartışmaların ardından, nihai çözüm olarak “Anavatan’la birleşme ve bütünleşme” benimsenmiş, asgari çözüm yolu olarak ise “coğrafi ayrılığa dayalı çözüm” kabul edilmiştir.

Yeni bir anayasal düzenin gerekliliği konusunda da hemfikir olunmuş ve “siyasi bir çözüm gerektiği takdirde Kıbrıs Türk devletinin ilanı” gerekliliği vurgulanmıştır.

KTFD’den KKTC’ye Geçiş Süreci

Otonom Türk Yönetimi Meclisi’nin Anavatan’la birleşme önerisi hayata geçmemiş olsa da, 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) kurulmuştur.

KTFD bildirgesinde, gelecekte bağımsız bir Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasına zemin hazırlayacak hukuki esasların oluşturulması gerektiği vurgulanmış ve iki bölgeli bir federasyon çerçevesinde Kıbrıslı Rum toplumuyla birleşilmesi durumunda anayasanın Kıbrıs Federal Cumhuriyeti’nin anayasası olarak değiştirilebileceği ifade edilmiştir.

Kıbrıs müzakerelerine de açık olunduğu belirtilen KTFD döneminde, Birleşmiş Milletler’in 13 Mayıs 1983’te Türkiye’nin Kıbrıs’taki askeri varlığını “işgalci güç” olarak tanımlayan 37/253 sayılı kararı ile süreç sona ermiştir.

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, 1974’ten beri hayalini kurduğu bağımsız Kıbrıs Türk devleti olan KKTC’yi, 15 Kasım 1983’te ilan etmiştir.

Denktaş’ın Tarihi Kararı

14 Kasım 1983 gecesi dönemin KTFD Başkanı Rauf R.

Denktaş, KTFD Meclisi’ndeki 40 milletvekilini Cumhurbaşkanlığı’nda bir yemeğe davet etmiş ve Türkiye’den beklediği kriptonun gelmesinin ardından tarihi kararını açıklamıştır.

Denktaş, bu karara destek vermekte tereddüt edenlere “Gidip Büyükelçiliğe sorun” demiş, hayır diyenlerin yeni dönemde mecliste yer almayacağına dair sözleri geceye damgasını vurmuştur.

KKTC’nin ilan edildiği ertesi sabaha kadar, ülkenin dünyayla tüm iletişimleri kesilmiştir.

Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi, 15 Kasım 1983 Salı sabahı saat 09.00’da olağanüstü bir toplantı gerçekleştirerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluş kararını ve Bağımsızlık Bildirgesi’ni oy birliğiyle onaylamış ve KKTC’nin kurulduğunu tüm dünyaya ilan etmiştir.

KKTC’nin ilan edildiği 15 Kasım 1983’te KTFD Meclisi’nde yer alan 40 milletvekili daha sonra KKTC Kurucu Meclisi’nde de görev almıştır.

Bu meclisteki milletvekilleri arasında UBP’den Salih Coşar, Kenan Atakol, Hakkı Atun, Olgun Paşalar, Nazif Borman, İrsen Küçük, Enver Emin, Özel Tahsin, Derviş Eroğlu, Mustafa Karpaslı, Orhan Zihni Bilgehan, Eşber Serakıncı, Ali Atun, Mehmet Bayram, Taşkent Atasayan, Mustafa Hacahmetoğlu, Mustafa Çağatay, Oğuz Ramadan Korhan; TKP’den Alpay Durduran, Ekrem Ural, Fuat Veziroğlu, Ali Volkan, Erdal Süreç, İbrahim Koreli, Mehmet Altınay, İsmail Bozkurt, Çetin Veziroğlu, Hüseyin Angolemli, Hasan Özbaflı, Esat Varoğlu, Gözel Halim; CTP’den Özker Özgür, Mehmet Civa, Ergün Vehbi, Naci Talat, Hüseyin Celal, Fadıl Çağda; DHP’den Nejat Konuk ve İsmet Kotak; TBP’den İsmail Tezer yer almıştır.

Federasyon Tezinin Devamlılığı

Avukat Fuat Veziroğlu tarafından kaleme alınan Bağımsızlık Bildirgesi, Türkiye’den gelen tanınmış akademisyen ve siyasetçi Turhan Feyzioğlu tarafından büyük ölçüde değiştirilmiş ve son hali verilmiştir.

KKTC’nin ilanına rağmen bildirgede federasyon tezi korunmuş ve Rum tarafına barış ve çözüm çağrısı yapılmıştır.

Bağımsızlık Bildirgesi’nde, KKTC’nin ilanının, iki eşit halkın ve onların kurdukları yönetimlerin, gerçek bir federasyon çatısı altında yeniden bir ortaklık kurmalarını engellemediği; tam aksine bir federasyonun kurulabilmesi için gerekli ön şartları tamamlayarak bu yoldaki samimi çabaları kolaylaştırdığı kaydedilmiştir.

Coşku Dolu Bir Günü Kutlamak

Tarihi günde, sınav döneminde olan okullar tatil edilerek, öğrenci ve öğretmenler ile halkın diğer kesimleri Meclis önünde toplandı.

Devlet Başkanı Denktaş, Meclis’in ardından buradaki coşkulu kalabalığa hitap etti. Özellikle gençlere seslenen Denktaş, konuşmasını “Bu eser hepinizindir.

Dağ başını duman almış, yürüyelim arkadaşlar” ifadeleriyle tamamladı.

Denktaş, Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesi lideri Dr.

Fazıl Küçük ve KTFD eski Meclis Başkanlarından Osman Örek ile birlikte halkı selamlayarak, bu tarihi anı ölümsüzleştirdi.

KKTC’nin ilanından tam iki ay sonra hayatını kaybeden Dr.

Küçük, kendisine uzatılan mikrofonlara zorlukla konuşarak, o tarihi günü ölmeden görebildiği için duyduğu mutluluğu dile getirdi.

Tarihi Bir Adım: KKTC’nin İlanı

Türk Ajansı-Kıbrıs (TAK), haberi “Flaş Flaş Flaş Tarihi Adım Atıldı… Bağımsız Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kuruldu” ifadesiyle duyurdu.

Kıbrıs Postası gazetesi, tarihte ilk kez ikinci baskı yaparak KKTC’nin ilanını “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti İlan Edildi” başlığıyla duyurdu ve “Tarihimizde Yeni Bir Sayfa Açıldı” manşetini kullandı.

Bozkurt gazetesi, 16 Kasım sayısında Bağımsızlık Bildirgesi’ni okurlarına özel olarak dağıttı.

Birçok kurum ve kuruluş, gazetelere ilanlar vererek minnet ve şükranlarını ifade etti.

KKTC Meclis Başkanlığı, 24 Kasım 1983 tarihli gazetelerde KKTC’nin bayrağı için öneri çağrısı ilanı yayımladı.

Beyaz zemin üzerine kırmızı renkli ay-yıldız ve yatay iki şeritten oluşan KKTC Bayrağı, Kurucu Meclis’in 7 Mart 1984 tarihli olağanüstü birleşiminde kabul edildi.

Mevcut 40 kişilik meclise kurum ve kuruluşlardan 30 kişinin daha atanmasıyla 6 Aralık 1983’te 70 kişilik bir Kurucu Meclis oluşturularak Anayasa hazırlıklarına başlandı.

Anayasa, 12 Mart 1985 tarihinde Meclis’te kabul edildi ve 5 Mayıs 1985’te halk oylamasına sunuldu.

Sol partilerin karşı çıkmasına rağmen halkın yüzde 70’inin onayını alan bu anayasa, yürürlüğe girdi ve bugüne kadar herhangi bir değişikliğe uğramadı. 29 Haziran 2014 ve 11 Ekim 2020 tarihlerinde referanduma sunulan bazı değişiklikler halktan kabul görmedi.

Türkiye’nin Tanıma Süreci

KKTC’yi hemen tanıyan Türkiye, kararını Birleşmiş Milletler’e bildirdi.

Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasındaki büyükelçiler düzeyindeki ilişkiler 17 Nisan 1984’ten itibaren başlamıştır.

KKTC’nin Ankara Büyükelçisi Peker Turgud, Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e; Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi İnal Batu ise Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a güven mektubu takdim etmiştir.

Cumhurbaşkanı Kenan Evren ve Başbakan Bülend Ulusu, bağımsızlık ilanı üzerine Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a kutlama mesajı göndermiştir.

Bülent Ecevit, Kıbrıs Türk Meclisi’nin bağımsız devlet ilanını kaçınılmaz bir gelişme olarak değerlendirmiştir. “Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kendi geleceği ile ilgili alacağı kararlara saygılıyız ve destekleriz” diyen Anavatan Partisi Genel Başkanı Turgut Özal, “Kıbrıs’ta bağımsızlık ilanı konusundaki düşünceniz nedir?” sorusuna “Kıbrıs’ta bağımsızlık ilanı için referanduma gidilmesi gerekirdi” şeklinde yanıt vermiştir.

Haber, Türkiye’de yayınlanan gazetelerden Cumhuriyet’te “Çözüm İçin Zorunlu Karar…”, Hürriyet’te “Gurur Günü…”, Günaydın’da “Ankara, Denktaş’ın Yanında Yer Aldı…”, Milliyet ve Tercüman’da ise “Kutlu Olsun” başlığıyla yayımlanmıştır.

Güney Kıbrıs’ın Tepkileri

Türkiye’nin KKTC’yi tanımasının ardından Bangladeş de KKTC’yi tanıma kararı aldı, ancak kısa süre sonra bu kararını geri çekti.

KKTC’nin ilanı, Güney Kıbrıs’ta, dünya genelinde ve Birleşmiş Milletler’de büyük bir tepkiyle karşılandı.

Spiros Kiprianu başkanlığında olağanüstü toplanan Kıbrıs Rum yönetimi, BM Güvenlik Konseyi’ni toplantıya çağırma kararı almıştır.

Rum Ulusal Muhafız birlikleri ve polis alarma geçirilmiştir.

Yunan Başbakanı Andreas Papandreu, Ortak Pazar ve NATO ülkelerine gönderdiği mesajlarda KKTC’nin ilanını kabul edilemez olarak nitelendirmiş ve bağımsızlık kararını toplumlar arası görüşmelerin dinamitlenmesi olarak değerlendirmiştir.

AET çevrelerinde, karar “üzüntü ve kaygı verici” olarak nitelendirilmiş ve bu siyasal adımın “Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini dolaylı yoldan gerginleştirebileceği” ileri sürülmüştür.

NATO ise konunun yetki alanına girmediğini belirtmiştir. İngiltere de KKTC’nin ilanını kınayarak çözüm yolları getirebilecek bir öneri paketi sunmuştur.

BM Güvenlik Konseyi’nin Kararları

BM Güvenlik Konseyi, 17-18 Kasım tarihleri arasında KKTC’nin bağımsızlık ilanını ele alarak 541 sayılı kararı kabul etmiştir.

Kararda, 15 Kasım 1983 tarihli bağımsızlık ilanından duyulan endişe dile getirilmiş, bu ilanın 1960 Kurucu ve Garanti Antlaşmalarına aykırı olduğu, KKTC’yi kurma girişiminin yasa dışı olduğu belirtilmiştir.

Konsey, bağımsızlık ilanının yasa dışı olması sebebiyle geri çekilmesini istemiştir ve tüm devletleri Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğine, bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne ve tarafsızlığına saygı göstermeye çağırmıştır.

BM Güvenlik Konseyi, 13 Mayıs 1984 tarihinde aldığı 550 sayılı kararla da 541 sayılı kararın uygulanmasını yeniden talep ederek, tüm ülkelere “ayrılıkçı” olduğu gerekçesiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmaması çağrısını yinelemiştir.

Denktaş’ın BM Genel Kurulu’ndaki Konuşması

BM Genel Kurulu’nda coşkulu ve tarihi bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, bağımsızlık konusundaki kararın geri alınmasının söz konusu olamayacağını vurgulamıştır.

Konuşmasında Cumhuriyet ilanına nasıl gelindiğini anlatan Denktaş, “Bu noktaya geldik, çünkü iki topluma dayalı Kıbrıs’ta büyük bir yanlışlık yapılmıştır.

Ortaklığı yıkan Rum tarafına meşru hükümet muamelesi yapılmıştır ve bu nedenle Kıbrıs meselesi halledilemez bir duruma getirilmiştir” demiştir.

ABAD Kararı ve Ambargolar

Türkiye dışında tanınmayan KKTC, yıllar geçtikçe bağımsız devlet ilanına karşı çıkanların argümanı gerçeklik kazandı ve ambargolar başladı.

Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın 5 Temmuz 1994’te aldığı karar doğrultusunda, Kıbrıslı Türkler ürünlerini ihraç edemez hale geldi.

ABAD’ın bu kararı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi yetkili makamlarınca tasdik edilmemiş belgelere dayandırılmayan KKTC menşeli tarım ürünlerinin AB ülkelerine ithalini yasakladı ve diğer ürünlerde vergi uygulaması getirildi.

Bu durum, ihracatının büyük bir bölümünü AB ülkelerine gerçekleştiren KKTC’nin önemli bir ekonomik darboğaza girmesine yol açtı.

Bu sıkıntıları aşabilmek amacıyla Şubat 1998’de Türkiye ile KKTC arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması imzalandı.

KKTC’nin İlanındaki Hükümet

KKTC ilan edildiğinde, 3. Çağatay Hükümeti görev başındaydı. 15 Mart 1982’den 13 Aralık 1983’e kadar iş başında kalan bu hükümette Dışişleri ve Savunma Bakanı Kenan Atakol, Sanayi ve Kooperatifler Bakanı İsmet Kotak, Ekonomi ve Maliye Bakanı Salih Coşar, Tarım, Doğal Kaynaklar ve Enerji Bakanı İrsen Küçük, Eğitim, Gençlik, Kültür ve Spor Bakanı Ahmet Atamsoy, Ticaret ve Turizm Bakanı Nazif Borman, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Mehmet Bayram, Sağlık ve Çalışma Bakanı Özel Tahsin, İçişleri ve İskan Bakanı Eşber Serakıncı ve Devlet ve Sosyal Hizmetler Bakanı İsmail Tezer yer almıştır.

Geçici Hükümetin Kuruluşu

KKTC’nin ilanı sonrası Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş tarafından görevlendirilen Nejat Konuk, “tarafsız ve yansız bir yönetim altında halkı seçimlere hazırlamak ve genel seçimleri olanaklar ölçüsünde en kısa zamanda gerçekleştirmek” amacıyla geçici hükümeti kurmuştur.

UBP ağırlıklı olan ve tarihe II.

Konuk Hükümeti olarak geçen bu hükümette, Dışişleri ve Savunma Bakanı Necati Münir Ertegün, İçişleri ve Sağlık Bakanı Oktay Feridun, Ekonomi ve Maliye Bakanı Salih Coşar, Tarım, Doğal Kaynaklar ve Enerji Bakanı Nazif Borman, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Bakanı Orhan Zihni Bilgehan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Fuat Veziroğlu, İskân Bakanı Hakkı Atun, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Mehmet Bayram, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Özbaflı ile Turizm ve Sosyal Yardım Bakanı Aytaç Beşeşler görev almıştır.

KKTC’nin Cumhurbaşkanları

KKTC’de ilk cumhurbaşkanlığı seçimi 1985 yılında yapılmıştır.

UBP adayı olarak başlayan Rauf Denktaş, bağımsız aday olarak da 1985 ile 2005 yılları arasında dört dönem cumhurbaşkanı seçilmiştir.

Annan Planı referandumu sonrası Denktaş, adaylığını koymamıştır. 2005 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan CTP adayı Mehmet Ali Talat, KKTC’nin ikinci cumhurbaşkanı olmuştur. 2010’daki seçimde UBP adayı Derviş Eroğlu üçüncü cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir. 2015’teki cumhurbaşkanlığı seçiminin galibi ise bağımsız aday Mustafa Akıncı olmuştur.

Akıncı, KKTC’nin dördüncü cumhurbaşkanı olarak görev süresini, Covid-19 pandemisi nedeniyle 26 Nisan 2020 yerine 11 Ekim 2020’de gerçekleştirilen ikinci turda 18 Ekim 2020’de sona erdirmiştir. İkinci turda Akıncı ile yarışan UBP adayı Ersin Tatar, KKTC’nin beşinci cumhurbaşkanı olmuştur.

Tatar’ın dönemi, Kıbrıs sorunuyla ilgili politikadaki değişimle damgalanmıştır.

İki Devletli Çözüm Politikası

2017’de Crans Montana’daki zirvenin sonuçsuz kalmasıyla Kıbrıs sorununa yönelik çözüm çabaları yeni bir tıkanıklık yaşarken, Ersin Tatar’ın Ekim 2020’de cumhurbaşkanı seçilmesiyle “eşit haklara sahip iki egemen devlete” dayalı bir çözüm politikası resmiyet kazanmıştır.

Erdoğan’dan KKTC’yi Tanıma Çağrısı

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son üç yıldır Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki konuşmalarında Kıbrıs konusuna geniş yer ayırarak, dünyaya “KKTC’yi tanıyın” çağrısında bulunmaktadır.

BM öncülüğünde, 27-29 Nisan’da İsviçre’nin Cenevre kentindeki BM Cenevre Ofisi’nde düzenlenen 5+1 formatındaki gayriresmi Kıbrıs konulu konferansta, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Kıbrıs’ta kalıcı çözüm önerisi gündem olmuştur.

Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye, konferans öncesinde belirledikleri yeni vizyonu (iki devletli çözüm) Cenevre’de BM Genel Sekreteri Guterres’e sunmuştur.

Ancak Cenevre’de yürütülen gayriresmi Kıbrıs görüşmeleri, resmi bir müzakereye dönüşememiştir.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, “Kıbrıs sorunun çözümü için resmi görüşmelerin başlaması için yeterli ortak zemin bulamadık” demiştir.

Maraş’ın Açılması

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turundan 3 gün önce, 8 Ekim 2020’de, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’ndan bu yana kapalı olan Maraş bölgesinin bir kısmı halka açılmıştır.

Maraş’ın eski sakinlerinin de başvuru yaparak KKTC egemenliği altında bölgeye dönebileceği yeni bir süreç başlatılmıştır.

Mülkiyet Sorununun Gündeme Gelmesi

Kıbrıs müzakerelerinin ana konularından biri olan mülkiyet sorunu, KKTC’de yatırım yapan yabancıların son yıllarda Güney Kıbrıs’ta tutuklanmasıyla yeniden gündeme gelmiştir. 2005’te KKTC’de kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından iç hukuk yolu olarak kabul edilmesi sonucunda, mülkiyet konusunu uluslararası mahkemelere taşıyamayan Rum Yönetimi, KKTC’deki yabancı yatırımcıları korkutarak kaçırmayı denemektedir. 11 Kasım 2024 itibariyle, komisyona toplam 7 bin 817 Rum başvuru yapmıştır.

Bunlardan 1,880’i sonuçlandırılmıştır.

Komisyon, şu ana kadar başvuranlara mallarının bedeli olarak 484 milyon 864 bin 621 Sterlin tazminata karar vermiştir.

Komisyonun kararları arasında iade ve takas da yer almaktadır.

TDT Gözlemci Üyeliği

Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları 9’uncu Zirvesi, Özbekistan’ın Semerkand şehrinde 11 Kasım 2022 tarihinde gerçekleştirilmiştir.

Zirvede, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilgili tarihi bir karar alınmış ve KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olması kabul edilmiştir.

KKTC, 2023’te TDT’nin birçok toplantısında cumhurbaşkanı, bakan, bürokrat ve sivil toplum örgütleriyle yer almıştır.

Cumhuriyet Meclisi, Türk Devletleri Parlamenterler Asamblesine (TÜRKPA) gözlemci üye olmuştur.

New York’ta Gayriresmi Yemek

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ev sahipliğinde 16 Ekim’de New York’ta, Rum Yönetimi lideri Nikos Hristodulidis ile gayriresmi bir yemekte bir araya gelmiştir.

Tatar, yemekten sonra, bir sonraki görüşmenin Türkiye ve Yunanistan’ın katılımıyla gerçekleşmesi konusunda mutabık kalındığını açıklamıştır.

KKTC’nin tutumunun değişmediğine işaret eden Tatar, “Ben yeni bir vizyon sundum, çünkü 50 yıl boyunca federal çözüm çabaları başarısız oldu” ifadesini kullanmıştır.

BU HABER SENİN İÇİN  İzmir'deki Elektrik Akımına Kapılma Olayında Yargı Süreci Başladı
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ