Toplu Taşıma Sistemlerinin Ekonomik ve Sosyal Etkileri

Toplu Taşıma Sistemlerinin Önemi

Toplu taşıma sistemleri, şehirlerin ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirliği için hayati bir rol oynamaktadır.

Bu durum özellikle gelişmiş ülkeler için geçerli olsa da, yaşadığımız ülkede de benzer bir düzeyde hizmet sunulması gerektiği açıktır.

Her birey gibi, ben de toplumsal ve bireysel haklarımı sorgulamak ve talep etmekteyim.

DUYDUNUZ MU? Lefkoşa’dan Girne’ye tek yön bilet ücreti: 100 TL!

Hey yavrum hey… Muhteşem bir toplu taşıma filomuz var.

Hizmette sınır tanımayan, süper bir yönetim ve planlama ile işleyen, vatandaşı asla mağdur etmeyen, saatinde ulaşım sağlayan, uzun vadeli ve süreklilik arz eden, tam anlamıyla güven veren bir toplu taşımamız var ki, bu ücretleri talep ediyorlar.

Bu ülkede, toplu taşıma hizmetleri sunulmadığı halde, bu kadar fahiş fiyatların tahsil edilmesi, halkın devlete olan güvenini ciddi şekilde sarsmaktadır.

Tabi ki bu durum sizin için önemli mi? HAYIR! Toplu taşıma hizmetlerinden yararlanamayan vatandaşlar, alternatif ulaşım yöntemlerine başvurmak zorunda kalıyor.

Bu, özellikle düşük gelirli bireyler için ek bir ekonomik yük demektir. Özel araç kullanımı ve taksi hizmetleri, maliyet açısından vatandaşları zorlamaktadır.

Ekonomik krizin içinde boğuşan halka külfet üstüne külfet yaratmakta üstünüze yok.

Bir çalışan düşünün ki, aracı yok ve toplu taşıma ile Lefkoşa’dan Girne’ye gidecek.

Günde 200 TL yol parası verecek.

Eğer haftada 5 gün çalışıyorsa, bu ayda 4000 TL ediyor.

Aldığı asgari ücret 29.640 TL ve 4000 TL yol parası verecek.

Geri kalanla, 15.000 TL ev kirası verecek.

Geriye kalan 10.640 TL ile elektrik ve su ödeyecek.

Ve geriye kalan 1000 TL ile ekmek alıp yiyecek.

Daha ne istemeli ki vatandaş?

Mis gibi bir hayat! Öte yandan, makamlarda oturanlar, altlarındaki makam araçları ile gezip tozmakta.

Öyle bir karanlık gelecek hazırlanıyor ki, bunu başarmak her babayiğidin harcı değil.

Girdikçe fakirleştirilen ve göçe zorlanan bir toplum yaratıldı.

Bu kadar ekonomik çıkmazın yarattığı suç ve suçlular oluşturulmakta.

Yönetildiğiniz şekilde, yönetmeye çalışıyor ve halkın boğazına geçirdiğiniz ipi her geçen gün daha çok sıkarak intiharlara, göçlere, suçlara neden oluyorsunuz. Çıkmazları görmeyip, sırf cepleriniz dolsun diye her geçen gün kalabalıklaştırdığınız bu ülke, artık geleceğin karanlığına gömülmeye hazır hale geldi.

Ülkede her türlü hırsızlığın işlendiği, huzursuzluğun zirveye çıktığı, güvenin tamamen bittiği, hiçbir hizmetin olmadığı, sağlık ve eğitim sisteminin bile çökmüş durumda olduğu bir gerçek.

Bunun farkında olmamak için kendinizi kuma sokuyor ve varsa yoksa kendi çıkarlarınızı düşünüyorsunuz. Utanma duygunuz yok, bunu anladık. Peki ya başarısızlıklarınızı nasıl saklayacaksınız?

Bu gerçekten zor!

Ayan beyan ortada, halka yaptığınız eziyet.

Ekonomik ve sosyal olarak bir bitirme projesi içinde harıl harıl çalışıyorsunuz.

Yaz aylarında okullara tek taş koymadınız.

Okul avlularına konteyner yerleştirerek iş yaptığınızı sanıyorsunuz.

Yazık ki ne yazık!

En çok da bu ülkenin çocuklarının ailelerinden alınan vergilerin karşılığı olan eğitim eksikliği ve yoksulluk.

Bu ülkenin emekçisinin ve emeklisinin vergilerinin karşılığı olamayan bir sağlık sistemi var.

Yazık ki bu ülkede dirsek çürütenlerin, alın teri dökenlerin insan yerine konulmaması.

Nereye kadar yiyeceksiniz, be arkadaş?

Ne kadar daha ‘ben’, ‘biz’, ‘bizler’ diyeceksiniz?

Ne kadar daha, gençlerimizin geleceğine engel olacaksınız?

Bu saltanat ne kadar sürecek? Öyle halk için çalışıyoruz, geleceği inşa ediyoruz, yaparız, yaptık gibi cümleleri geçiniz artık!

Bu ülkenin emekçileri ne kör, ne sağır, ne de aptaldır.

Her gün bir sansasyon ile sarsılan ülkede, her şeyi bilen ve gören bir toplum var artık.

Her cevap zamanına gebedir.

Elbet halkın da gücünü göstereceği günler gelecektir.

Gerçeklerden kopuk bir yönetim anlayışının tek kurbanı “HALKTIR”. KARAKUŞ