Tufan Erhürman’dan Kıbrıs Sorunu Üzerine Önemli Açıklamalar

Tufan Erhürman, Kıbrıs sorunu hakkında önemli açıklamalarda bulunarak, adanın geleceği ve çözüm önerileri üzerine derinlemesine değerlendirmelerde bulundu. Bu yazıda Erhürman’ın görüşlerini ve Kıbrıs meseleine dair sunduğu yenilikçi bakış açılarını keşfedin.

Tufan Erhürman’dan Kıbrıs Sorunu Üzerine Önemli Açıklamalar

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’dan Kıbrıs Sorununa Dair Önemli Açıklamalar

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Kıbrıs’taki çözüm arayışlarının artık acil bir zorunluluk haline geldiğini vurguladı.

Erhürman, BRT’de Levent Kutay’ın sorularını yanıtlayarak, Kıbrıs sorununun uluslararası bir boyuta sahip olduğunu ve bu durumun iç politika ile dış politikanın birbirinden ayrı değerlendirilemeyeceği gerçeğini ortaya koydu.

Kıbrıs Meselesinin Uluslararası Boyutu

Erhürman, Kıbrıs sorununun her daim uluslararası bir mesele olduğunu belirterek, bu konunun sadece toplumlar arası bir tartışma olarak ele alınmaması gerektiğinin altını çizdi.

Günümüzde bölgedeki gelişmelerin, Kıbrıs meselesini daha da uluslararası bir boyuta taşıdığını ifade etti. “Beşli gayri resmi görüşme, resmi bir müzakere masası değildir” diyen Erhürman, Kıbrıs’taki meselelerin tartışılması sırasında bölgedeki gelişmelerin de göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtti.

Kıbrıs Rum Liderliğinin Yaklaşımları

Erhürman, Kıbrıs Rum liderliğinin uygulamalarını değerlendirirken, “Eğer Türkiye ile Kıbrıslı Türkleri tamamen dışarıda bırakan projeler üretilirse, bu, çözüm, barış ve istikrar vizyonunun benimsenmediği anlamına gelir” dedi.

Kıbrıs sorununun, bölgedeki barış ve istikrar için kritik bir unsur olduğunu vurguladı. “Amerika Birleşik Devletleri’nin Güney Kıbrıs ile ilişkilerini artırdığı, Fransa’nın bölgede aktif olduğu bir dönemde, bu meselenin yalnızca toplumlar arası bir sorun olarak değerlendirilmesi yetersiz kalacaktır” şeklinde konuştu.

İradelerin Ortaya Konulması Gerekiyor

Gayri resmi toplantının çevresel faktörler göz önünde bulundurularak ele alınması gerektiğini belirten Erhürman, bu toplantının geleneksel bir müzakere sürecinin devamı olmadığını ifade etti.

Resmi toplantının zeminine ilişkin, “İki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı federasyon” ifadesini kullandı.

Erhürman, “Masada garantör ülkeler ve iki toplum lideri yer alırken, Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) de sürecin çeperinde yer alacaktır.

BU HABER SENİN İÇİN  CTP ve Colin Stewart Arasında İş Birliği Toplantısı

Arka kapı diplomasisinin bu süreçte yoğun olacağını düşünüyorum.

Bu masadan kesin bir çözüm çıkmasını beklemek fazla iyimser bir yaklaşım olacaktır” dedi.

İki toplum liderinin, yeni geçiş noktalarının açılması konusundaki anlaşmazlıklarının eleştirileri artırdığını dile getiren Erhürman, “İki toplum lideri, yeni geçiş noktalarının açılması konusunda bile anlaşmaya varamıyorsa, bu konu garantörlerin de yer aldığı bir masada konuşulacak seviyeye gelmişse, Kıbrıs Türk ve Rum taraflarının özne olma durumlarının zayıfladığı yönünde eleştiriler kaçınılmazdır” şeklinde konuştu. İradelerin net bir şekilde ortaya konulması gerektiğini vurguladı.

Kendi Gençlerimize Güvenmemiz Gerekiyor

Erhürman, “Sayın Tatar’ın Luricina ve Haspolat geçiş noktalarını gündeme getirdiğini, Sayın Hristodulidis’in ise farklı öneriler sunduğunu gördük.

Sayın Tatar’ın, ‘Geçiş noktalarını konuşacaktık, gençlik komitesi nereden çıktı?’ dememesi gerekir.

Sayın Hristodulidis’in de ‘Ben sekiz öneri sundum, ya hepsi kabul edilir ya da hiçbiri kabul edilmez’ dememesi gerekir” dedi. İki toplum arasındaki ilişkilerin yakınlaşmasını sağlayacak bir gençlik teknik komitesinin kurulmasının önemli olduğunu ifade etti.

Bazı kesimlerin, “Bizim gençlerimiz ABD veya AB’nin etkisi altında olabilir, bu yüzden böyle bir komite kurulamaz” şeklindeki yaklaşımlarını son derece yanlış bulduğunu belirten Erhürman, “Kendi gençlerimize güvenmiyorsak, asıl sorun içimizdedir” dedi.

İlkel Yaklaşımlardan Kurtulmalıyız

Erhürman, tarihe karışması gereken ilkel yaklaşımlardan kurtulmak gerektiğini vurgulayarak, “Sayın Hristodulidis’in de sürece samimi yaklaşması önemlidir. ‘Sekiz maddenin sekizi de olacak’ diye diretmenin bir anlamı yoktur.

Hiç olmazsa bu süreci başlatmayı başarın” dedi.

Türkiye’nin bölgedeki askeri gücüne karşı Güney Kıbrıs’ın kendini koruyacak bir savunma mekanizması oluşturmak istediğini belirten Erhürman, Hristodulidis’in yaklaşımını eleştirdi. “Büyük güçler geldiklerinde asla arka planda kalmazlar.

Kıbrıs Türk tarafı zaten özne olma pozisyonunu kaybediyor, Kıbrıs Rum tarafı da kaybetme yoluna giriyor. Çözüm artık daha acil bir zorunluluk haline gelmiştir” dedi.

BU HABER SENİN İÇİN  Güvenlik Kamu Görevlileri Bütçesi Meclis'te Oy Birliğiyle Onaylandı

İç ve Dış Politika Arasındaki Bağlantı

Mevcut durumun sürdürülemez olduğunu dile getiren Erhürman, iç politika ile dış politikanın birbirinden ayrı değerlendirilemeyeceğini kaydetti. “Kıbrıs sorunu, ekonominin güneye kayması meselesiyle doğrudan bağlantılıdır.

Güvenlik sorunundan nüfus politikalarına kadar tüm meseleler Kıbrıs sorunuyla iç içe geçmiştir” dedi.

Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde de bu konuların tartışılması gerektiğini belirtti.

ABD ile Güney Kıbrıs arasındaki anlaşmaların, basit meseleler olmadığını ifade eden Erhürman, “Eğer adanın geleceğini sadece kendi idealize ettiğiniz düşünceler doğrultusunda şekillendirebileceğinizi sanıyorsanız, Kıbrıs meselesinin ciddiyetini kavramamışsınız demektir” dedi.

Ana muhalefet olarak, söz konusu samimiyeti gördüklerinde destek vermeye de hazır olduklarını ifade etti.

Sonuç olarak, “BM Genel Sekreteri’nin öncülüğünde üç garantör ülke bir araya gelip sadece Haspolat geçiş noktasını mı konuşacak?” diye soran Erhürman, sürecin bu noktaya gelmemesini arzuladığını kaydetti.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ