Türk Havacılık Savunma Sanayinin Avrasya Güvenliğindeki Rolü
Türk havacılık savunma sanayisinin Avrasya güvenliğindeki rolü, bölgesel istikrar ve uluslararası işbirlikleri açısından kritik öneme sahiptir. Bu içerikte, Türk savunma sanayinin stratejik etkileri ve katkıları incelenmektedir.
Türk Havacılık Savunma Sanayinin Dönüşümü ve Avrasya Güvenliği
Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) tarafından düzenlenen bir etkinlikte, “Türk Havacılık Savunma Sanayinin dönüşümünün Avrasya güvenliğindeki rolü” üzerine önemli bir sunum gerçekleştirildi.
DAÜ Kıbrıs Politikalar Merkezi Araştırma Üyesi Yrd.
Doç.
Dr.
Devrim Şahin ve Yrd.
Doç.
Dr.
Nalan Gelirli, İbn Haldun Üniversitesi’nin ev sahipliğinde çevrim içi olarak düzenlenen Manas Forumu’na katıldılar.
Bu yıl dördüncüsü düzenlenen forumda, “Avrasya’da Bağlantıların ve İş Birliğinin Güçlendirilmesi” temalı konferansın güvenlik panelinde konuşma yaptılar.
Konuşmalarında, günümüzde güvenlik tehditlerinin değişen doğasına dikkat çeken Yrd.
Doç.
Dr. Şahin ve Yrd.
Doç.
Dr.
Gelirli, çatışmaların yalnızca devletlerarası değil, aynı zamanda Hizbullah, Husiler ve Irak’taki paramiliter gruplar gibi devlet dışı aktörlerden de kaynaklandığını vurguladılar.
Bu durumun, uluslararası sistemde ciddi bir istikrarsızlık ve kaygı yarattığını ifade ettiler.
Panelde, Rusya’nın Ukrayna’yı egemen bir devlet olarak değil, üzerinde çeşitli projeksiyonların olduğu bir toprak parçası olarak gördüğünü ve bu nedenle işgal ettiğini hatırlatan akademisyenler, bu durumun eski Sovyet coğrafyasındaki diğer Avrasya ülkeleri için de tehdit oluşturduğunu belirttiler.
Bu tehditlerin hiç bir güvence altında olmadığını ve bölgedeki istikrarı tehdit ettiğini dile getirdiler.
Yrd.
Doç.
Dr. Şahin ve Yrd.
Doç.
Dr.
Gelirli, Türkiye’nin sınırlarının hemen ötesinde çatışmaların yaşandığı bu uluslararası ortamda, Türk Havacılık Sanayi’ndeki gelişmelerin hem Avrasya hem de daha geniş bir bölgesel güvenlik için büyük önem taşıdığını vurguladılar.
Ancak, bölgesel güvenlik politikalarının iç baskılardan ve bölgesel baskılardan arındırılması gerektiği konusunda da uyarılarda bulundular.
Türkiye’nin bölgesel rolünün iç politikanın bir uzantısı olarak kullanılmaması gerektiği sonucuna vararak, sözlerini sonlandırdılar.