Yerbilim Mühendisleri Odası’ndan Deprem Açıklamaları ve Risk Analizleri

Yerbilim Mühendisleri Odası, depremlerle ilgili önemli açıklamalar yaparak ülkemizin risk analizlerini güncelledi. Bu içerikte, depremlerin etkilerini ve alınması gereken önlemleri keşfedin.

Yerbilim Mühendisleri Odası’ndan Deprem Açıklamaları ve Risk Analizleri

Yerbilim Mühendisleri Odası’ndan Açıklama

Yerbilim Mühendisleri Odası, Kıbrıs’ın üç plakanın kesişim noktasında yer aldığını ve bu durumun çevresinde meydana gelen depremlerin daha büyük sarsıntıların habercisi olabileceği konusunda endişelerini dile getirdi.

Tarih boyunca Kıbrıs, depremler nedeniyle büyük yıkımlar ve tahribatlar yaşamıştır. Örneğin, M.Ö. 342 yılında meydana gelen deprem ve tsunami sonucu Salamis kenti yok olmuştur.

Ayrıca, 16. yüzyılda yaşanan bir deprem, o dönemdeki Agia Sophia Katedrali’nin, günümüzdeki Selimiye Camii’nin kısmen yıkılmasına sebep olmuştur.

Bunun yanı sıra, 1953 yılında yaşanan Baf depremini anımsayan birçok insan aramızda bulunmaktadır.

Depremlerle ilgili risklerin gelecekte de devam edeceği gerçeği göz ardı edilmemelidir.

Deprem kinematiği karmaşık bir yapı sergilemekte ve bu alanda geçmişte yapılmış pek çok çalışma bulunmaktadır.

Son birkaç yıldır, MTA Genel Müdürlüğü Aktif Fay Arama grubu tarafından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) için yürütülen arazi çalışmaları sonucunda, “Aktif Fay” haritası üzerinde rapor aşamasına gelinmiştir.

Bu haritanın bir an önce tamamlanarak kamuoyuyla paylaşılması büyük önem taşımaktadır.

Ancak, yalnızca aktif fay haritasının tamamlanması yeterli olmayacaktır; yoğun yerleşim alanlarını da kapsayan “Deprem Mikron Zon Çalışması”nın sürdürülmesi ve deprem ivmelerinin güncellenmesi gerekmektedir.

Kuzey Kıbrıs’ta, Gazimağusa’dan Dip Karpaz’a kadar olan doğu (Long Beach ve Tuzla) ile güneydoğu sahilleri ve Lefke’den Sadrazamköy’e kadar uzanan batı sahilleri, Gaziveren gibi Güzelyurt ovasının sahil kesimleri sıvılaşma riski taşıyan alanlar arasında yer almaktadır.

Bu nedenle, mikrobölgeleme çalışmaları zorunlu hale gelmiştir ve bu tür bir çalışma multidisipliner bir yaklaşım gerektirmektedir.

Aktif faylarla ilişkili mikrobölgeleme çalışmaları sayesinde, depremin kent ve yerleşim alanlarına verebileceği hasar riskleri ortaya konulabilecektir.

Böylelikle, ülkemiz için daha gerçekçi bir yer ivme haritasının üretilmesi mümkün olacaktır.

BU HABER SENİN İÇİN  Glapsides Plajı'nda Alkollü Genç Bıçakla Tehdit Etti

Depremler, sismoloji biliminin kapsamına girmektedir.

Jeolojik tarihte (M.Ö. 2000 – 50.000 yıl öncesi) yaşanan depremler ise “Paleosismoloji” biliminin ilgi alanına girmektedir.

KKTC’de deprem kayıt merkezinin ilk olarak 1980’lerde kurulmasının ardından, Meteoroloji Dairesi bünyesindeki deprem kayıt çalışmaları tek başına yeterli bir deprem çalışması olarak değerlendirilemez.

Depremle ilgili çalışmalar, ancak Jeoloji ve Jeofizik Mühendisliği disiplinlerinin ortak çalışması ile anlam kazanır.

Bu kayıtların ortak yorumlanması, kamuya sunulacak nitelikte bilgilerin üretilmesine olanak tanıyacaktır.

Sismoloji biriminin Jeoloji ve Maden Dairesi bünyesinde yer alması gerektiği düşünülmektedir.

Ayrıca, deprem kayıt istasyonlarının bulunduğu bölgelerde “yerin kabuk hareketinin hızını” ölçmek amacıyla Küresel Konum Belirleme Sistemleri (GNSS) sayısının artırılması gerekmektedir.

Depremler, yerkabuğunun hareketleriyle doğrudan ilişkilidir ve kabuk hareketinin hızı, deprem oluşumunda önemli bir faktördür.

Ayrıca, AFAD ile Jeoloji ve Maden Dairesi’nin ortaklaşa yürüttüğü çalışmalar çerçevesinde bir “Deprem Laboratuvarı” kurulması hedefi yerinde olup, bunun bir an önce hayata geçirilmesi gerektiği görüşündeyiz.

Planlanan tsunami çökelleri konusunun da araştırılması önemlidir.

MTA ve Jeoloji Maden Dairesi, ikinci etap projesi kapsamında, tarihsel ve paleosismolojik dönemlere ait deniz içinde meydana gelen depremlerin izini sürmeyi amaçlayan tsunami çökelleri üzerine çalışmalar yapmaktadır.

Bu bağlamda, Sivil Savunma Örgütü’nün yıkıcı bir deprem anında müdahale kapasitesini güçlendirmesi de alınması gereken önemli önlemler arasında yer almaktadır.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ