İsias Otel Enkazında İki Evladını Kaybeden Ayşe Akın’ın Adalet Mücadelesi
İsias Otel enkazında iki evladını kaybeden Ayşe Akın, adalet arayışında. Bu yazıda, yaşadığı acı ve mücadelesi, kayıplarının ardından yaşamı nasıl etkilediği ve adaletin peşindeki kararlılığı ele alınıyor.

İsias Otel enkazında iki evladını kaybeden Gazimağusa Türk Maarif Koleji öğretmeni Ayşe Akın, verdikleri adalet mücadelesine dikkat çekerek acı bir itirafta bulundu:
Kara şubat! “Şubat ayı bizim için artık kara bir şubat.
Ben çocuklarımızın okulunda öğretmenim. Çocuklar karne aldı ama bizim evlatlarımız artık karne sevincini yaşayamayacaklar; biz de o sevinci onlarla paylaşamayacağız.” diyerek yüreğindeki acıyı dile getirdi. İki yılın aileler için son derece zorlu geçtiğine vurgu yapan Akın, “Bu mücadele sürecinde acımızı bile tam anlamıyla yaşayamadık.” şeklinde ifade etti.
“Çocuklarımızın enerjisi ile ayaktayız”
Acılı anne, “Her maç öncesi, ‘aman çocuklarımız sakatlanmasın, sakatlanacaksa gitmesin, oynamasın’ derdim.
O zaman da aynı duayı etmiştim.
Hiçbiri sakatlanmadı ama artık bizimle değiller!
Evlatlarımızın gelemediği bir şehre, biz dava için gidip geri döndüğümüzde bu bize o kadar büyük bir acı verdi ki.” diyerek duygularını paylaştı.
Akın, “Çocuklarımızın bize verdiği enerji ile ayaktayız.” ifadelerini kullandı.
Cemre CEMALİ
Doruk Akın ve Alp Akın, Gazimağusa Türk Maarif Koleji’nin erkekler voleybol takımında 7 ve 11 numaralı formayı giyen iki kardeş. 6 Şubat depremlerinde Adıyaman’da yıkılan Grand İsias Otel’de birlikte hayatlarını kaybeden bu iki kardeş, hem aynı takımda oynuyor hem de o gece aynı odada konaklıyorlardı. İsias Otel enkazında evlatları Doruk ve Alp’i kaybeden Ayşe Akın, depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, KIBRIS’a yaptığı açıklamada duygularını anlattı.
“Kara bir Şubat”
Ayşe Akın, depremin yaşandığı tarih olan 6 Şubat’ın yaklaşmasını, “Şubat ayı bizim için artık kara bir şubat.
Ben çocuklarımızın okulunda öğretmenim… Çocuklar karne aldı ama bizim çocuklarımız artık karne sevincini yaşayamayacaklar.
O sevinci, o güzellikleri biz de onlarla paylaşamayacağız.” sözleriyle ifade etti.
Akın, aradan geçen iki yılın aileler için çok zor geçtiğini belirterek, “Bu süreçte acılarımızı tam anlamıyla yaşayamadık çünkü çocuklarımıza verilmiş sözümüz var.
Anneler babalar olarak görevlerimiz çok büyük.
Evlatlarımızın adaleti için mücadelemize devam ediyoruz.
Dava sürecimiz var ve bu süreç sonuçlanmış gibi görünse de istinafa giden bir davamız var.
Adalet için en doğru olanı bulduğumuz zaman sonuç olarak adlandırmayı o zaman ifade edeceğiz.” dedi.
“İkisi de aynı takımda oynuyordu”
Depremde iki evladını kaybeden Ayşe Akın, “Benim oğullarımın ikisi de diğer çocuklar gibi çok başarılıydı. İkisi de aynı takımda oynuyordu. İlkokuldan beri voleybol takımlarında yer aldılar. İlkokulda da ortaokulda da Türkiye’ye gidip ülkemizi temsil ettiler.” şeklinde konuştu.
Akın, Gazimağusa Türk Maarif Koleji kafilesinin Adıyaman’a gittiği dönemde, Namık Kemal Lisesi’nin de KKTC’yi temsil etmek üzere Türkiye’ye gideceğini hatırlatarak, yaşananları şu şekilde anlattı: “Alp ve Doruk’un babası Namık Kemal Lisesi’nde voleybol antrenörüydü.
Bütün müsabakalarda çocuklarının yanındaydı.
Ben de çok ısrar etmeme rağmen, özellikle büyük oğlum, ‘Anne, bu seferlik gelme, biz hallederiz.
Zaten bu maçı kazandıktan sonra final maçlarımız Manisa’da olacak.
Oraya gelirsiniz.’ demişti.
Sonradan öğreniyorum, tüm çocuklar özgür kalmak istemişler.
Neden bilmiyorum ama hepsine bir şeyler geldi.”
Akın, o turnuva için ilk önce eşinin çocuklarla birlikte Türkiye’ye gitmeyeceğini ancak son anda fikrini değiştirdiğini ifade ederek, “O da Kahramanmaraş’a gideceği için kendi takımından 2-3 gün önce çocuklarla birlikte Adıyaman’a gitti.
O gece onlara veda etti ve çocuklarımızı son kez göreceğini bilmeden kendi takımını karşılamak için Kahramanmaraş’a geçti.” şeklinde konuştu.
“Sakatlanmamaları için dua ederdim”
Yaşadıklarının “çok acı” olduğunu ve her ocak ayından itibaren gün saymaya başladıklarını belirten Akın, “Çocuklarımız böyleydi, böyleydi… Bugün böyleydi… Şu maçlarını almışlardı” diyerek onları anımsadıklarını söyledi.
Akın, “Çocuklarımızın anılarına anılar, başarılarına başarılar katılacaktı.
Onları böyle anmayı hiç birimiz istemiyorduk.” vurgusunu yaptı.
Akın, maçlarda çocuklarının sakatlık yaşamasından endişe ederken, yaşanan deprem felaketinde çocuklarını kaybettiğini belirterek, her maç öncesi çocukları için dualar ettiğini şu sözlerle ifade etti: “Her maç öncesi, bir çocuğumuzda bile bir sakatlanma olacaksa, kazanmasınlar, gitmesinler derdim.
Yine aynı duayı ettim.
Hiçbiri sakatlanmadı ama artık bizimle değiller.
Hiçbiri nefes alamadı, nefessiz kaldılar ve bizim çocuklarımız yanımızda değil.
Biz her dava için Adıyaman’a giderek bunları dile getirdik.”
“Mücadelemiz bütün çocuklar için”
Şampiyon Melekler Doruk ve Alp’in annesi Akın, mücadelelerinin bundan sonraki çocukların anneleri ve babalarının yanında olması için olduğunu vurgulayarak, “Bu son olsun diyoruz.
Son olmasını istiyoruz ama yakın tarihte Türkiye’de yaşanan yangın felaketini duyduk.
Yine bir “Grand” otel felaketi yaşandı.” dedi.
Akın, ailelerin ilk günden bu yana ortak bir mücadele içinde olduğunu belirterek, “Nasıl ayakta durduğumuzu bilmiyorum.
Hiçbirimiz anlayamıyoruz.
Depremden sonra ülkemiz bize uçak temin etti ve çocuklarımızın yanına Adıyaman’a gittik. İlk günden itibaren orada olanları gördük, yaşadık.
Nasıl nefes alabildiğimizi bilmiyorum.” şeklinde ifade etti.
Davalar için her defasında Adıyaman’a gittiklerini belirten acılı anne, çocuklarının gidip de dönemediği şehre gitmenin aileler için çok zor olduğunu şu sözlerle anlattı: “Çocuklarımız için gitmemiz gerekiyorsa tabii ki gideceğiz ama evlatlarımızın gelemediği bir şehre gidip geri dönmemiz o kadar acı veriyordu ki bize. Çocuklarımızın bize verdiği enerji ile ayaktayız.”
“Adaletin peşindeyiz”
Akın, bu zorlu süreçte KKTC halkının, devletinin ve basının desteğini gördüklerine dikkat çekerek, “Onların gücü ve desteği ile biz ayakta durabiliyoruz.
Mücadele ediyoruz, etmeye devam edeceğiz.” dedi. 6 Şubat depremlerinde iki çocuğunu kaybeden Akın, duygularını şu şekilde ifade etti: “Gerçekten şubat başka bir zor… İki oğlumu aslan parçamı orada bıraktık.
Oğlum diyebileceğim evlat bırakmadılar.
Gencecik çocuklarımızın öğretmeni olacaktım.
Ne yazık ki buna müsaade etmediler.
Her biri pırlanta gibi isimlerini “Şampiyon Melekler” diye koydular ve gerçekten onlar şampiyonlar… Bu hayatta da melektiler. Şimdi de bize güç veriyor meleklerimiz.
Onları asla unutmayacağız.
Haklarını aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Şampiyon meleklerimizin hakları yerine gelene kadar adaletin peşindeyiz. Şampiyon meleklerimizi unutturmayacağız.”