Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın 2024 Yılına Dair Değerlendirmeleri ve Kıbrıs Konusundaki Gelişmeler
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 2024 yılına dair öngörüleri ve Kıbrıs konusundaki son gelişmeleri değerlendiriyor. Bu içerikte, Tatar’ın vizyonu ve Kıbrıs’taki siyasi dinamiklerin nasıl şekillendiğine dair önemli bilgiler bulabilirsiniz.
2024 Yılına Dair Değerlendirmeler
Yeni yılın ilk ayıyla birlikte oldukça yoğun bir dönemin kendilerini beklediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Diyalog ve diplomasiyi her zaman önde tuttuğumuz yaklaşımımız sayesinde bu sefer statükonun muhafazasını sağlamaya değil, gerçeklik temelinde bir uzlaşıya yönelik çalışma sürdüreceğiz.” şeklinde konuştu.
Tatar, “Bizler diyalog ve işbirliği derken, buna yönelik sürekli öneriler geliştirip karşı tarafa sunarken, Rum liderliği ne yazık ki ekonomimizi de doğrudan hedef almaktadır.
Karşımızdaki muhatapların anlayışını çok iyi biliyoruz.
Biz çatışmadan değil, uzlaşıdan yanayız.” dedi.
Cumhurbaşkanı, işbirliği çağrılarını yapmaya devam edeceklerini ancak halkın haklarını da sonuna kadar korumaktan asla geri durmayacaklarını vurguladı.
Kapıların açılmasını kuvvetli bir şekilde desteklediğini belirten Tatar, bunun hem işbirliği kültürü yaratılmasına katkı sağlayacak bir adım, hem de iki tarafın karşılıklı ekonomik faaliyetlerini artırması açısından önemli bir gelişme olacağına dikkat çekti.
Kıbrıs Konusuna Dair Önemli Gelişmeler
Tatar, “Birçok önemli iç ve dış gelişmeyi geride bırakarak 2024 yılını tamamlıyoruz.” ifadesiyle 2024 yılına dair değerlendirmelerde bulundu ve 2025’in yoğun geçeceğine işaret etti. “Egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüzün teyidine yönelik atılacak ilk adımlar olarak 3D önerimizi paylaştık” diyen Tatar, 2024 yılının Kıbrıs konusuna ilişkin önemli gelişmelerin, paradigma değişikliğinin ve dönüm noktalarının yaşandığı bir yıl olacağına dikkat çekti.
Ocak ayında BM Genel Sekreteri Guterres’in Kişisel Temsilcisi olarak atanan Holguin ile 6 ay boyunca büyük önem atfettiğimiz istişarelerde ve çalışmalarda bulunduk.” dedi.
Tatar, “Holguin’e, Kıbrıs Türk halkı için yeni bir sürecin, ancak özden gelen haklarımızın, egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüzün teyidinin ardından başlanabileceğini iletmekle kalmadık, bunun nasıl gerçekleşebileceğine dair somut önerilerde de bulunduk. İşte tam da bu dönemde, Holguin’in samimi ve gayretli çalışmalarına katkı olarak egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüzün teyidine yönelik atılacak ilk adımlar olarak 3D önerimizi paylaştık.” ifadelerini kullandı.
- 3D Önerisi: “Doğrudan ticaret, doğrudan uçuş ve doğrudan temas” olarak tanımlanan bu öneri, Kıbrıs Türk halkının erişemediği haklar açısından büyük önem taşımaktadır.
Tatar, 3D önerisini Holguin ile paylaştıklarını ve kendisinin de farklı başkentlerde bu önerilere yönelik istişarelerini sürdürdüğünü kaydetti.
Aynı dönem içerisinde 5 Nisan’da New York’a giderek Genel Sekreter’e “3D önerilerini” anlatma fırsatı bulduğunu dile getiren Tatar, bu süreçte Rum tarafının tüketilmiş bir zeminde ve başarısızlığın anıtı olarak tarih sayfalarında yerini bulan “Crans-Montana’da kalındığı yerden devam” söylemlerini sürdürdüğünü belirtti.
BM Genel Sekreteri ile Görüşmeler
Tatar, “Nihayetinde kişisel temsilcinin görev süresi olan 6 ay doldu.
Holguin, BM Genel Sekreteri’ne raporunu sundu.
Raporunda iki taraf arasında ortak zemin bulunmadığına işaret etti ve federasyon zemininin artık Kıbrıs konusuna bir uzlaşı bulunmasının zemini olarak iki tarafça kabul görmediği mesajını verdi.” dedi.
Bu sürecin ardından, BM Genel Kurulu’nun 79.
Dönem toplantıları haftasında New York’a giderek Genel Sekreter ile ikili görüşmeler yaptığını söyledi.
Tatar, “Orada kendisiyle, Kıbrıs konusuna dair atılabilecek bir sonraki adımları konuşacağımız gayriresmi çok taraflı toplantı düşüncemi paylaştım.
Sayın Guterres bu önerimizi olumlu bulduğunu ancak bunun öncesinde iki liderle gayriresmi bir yemekte bir araya gelmeyi düşündüğünü ifade etti, davetini yaptı ve nihayetinde 15 Ekim’de bu sefer Rum lider ile Guterres’le görüştük.” diye ekledi.
Gayriresmi Yemek ve Sonuçları
Gayriresmi yemeğin oldukça önemli sonuçların da ortaya çıktığı bir organizasyon olduğunu kaydeden Tatar, şöyle devam etti: “Sayın BM Genel Sekreteri yemek sonrası yaptığı yazılı açıklamada Rum liderliğinin manipülatif çabalarına son vererek iki taraf arasında yeni ve resmi bir sürece geçilebilmesi için ortak zemin olmadığını en net ifadelerle ortaya koymuştur.
Aynı zamanda uzlaşı zeminine yönelik olarak iki farklı pozisyonun mevcut olduğunu da ifade etmiştir.
Sahadaki gerçeklerin masaya yansımayacağı hiçbir çözüm sürdürülebilir olamaz.”
“Realite budur ve eğer gerçeklik temelinde olaya yaklaşmazsak, Kıbrıs Türk Halkını aynı 1968’den beri olduğu şekliyle izolasyona mahkum ederiz.” diyen Tatar, bunun düşmanca siyasetiyle uygulayan Rum liderliğinin konfor alanını da muhafaza etmesine yardımcı olacağını belirtti.
Yeni Kapıların Açılması ve İşbirliği
Gayriresmi yemekten çıkan ikinci somut sonuç, adada Sayın Hristodulides’le yeni geçiş kapıları açılması gündemiyle bir araya gelme anlayışının olmasıydı. “Yeni kapıların açılmasını kuvvetli şekilde destekliyorum.” diyen Tatar, Rum liderle yapacakları görüşmenin önemine dikkat çekti.
Bu hem işbirliği kültürü yaratılmasına katkı sağlayacak bir adım, hem de iki tarafın karşılıklı ekonomik faaliyetlerini artırması açısından önemli bir gelişme olacaktır.” ifadelerini kullandı.
“Rum liderin bu çağrımıza sağduyulu yaklaşması önem taşımaktadır.
Ayrıca, gayriresmi yemeğin üçüncü ürününün genişletilmiş gayriresmi bir toplantının düzenleneceği uzlaşısı olduğunu belirtti.
Bu toplantı, iki Lider ve Anavatanların katılımıyla yapılması planlanan bir organizasyondu. İngiltere’nin ilgisi ve Sayın Genel Sekreterle yaptığımız istişareler sonucunda, İngiltere’nin de daha düşük düzeyde katılmasına evet dedik.
Bu toplantı, 4 + 1 + 1 şeklinde; yani 4, iki taraf ve Anavatanlar, artı BM Genel Sekreteri artı daha düşük seviyede İngiltere’den bir katılımcı şeklinde gerçekleşecek.” dedi.
2024 Yılının Yoğun Geçmesi
Yeni yılın ilk ayıyla birlikte oldukça yoğun bir dönem beklediklerini ifade eden Tatar, “Diyalog ve diplomasiyi her zaman önde tuttuğumuz yaklaşımımız sayesinde bu sefer statükonun muhafazasını sağlamaya değil, gerçeklik temelinde bir uzlaşıya yönelik çalışma sürdüreceğiz.” dedi.
Rum yönetiminin 60 yılı aşkın bir süredir zalim bir izolasyon siyaseti gütmekte olduğunu belirtti.
- Bugüne kadar sonuçsuz şekilde, hatta daha sürece başlamadan sonucu belli olan müzakereler yaşandı.
- Federasyon zeminde sürekli başarısız olunmasına rağmen sürdürülen bu müzakerelerden çıkan tek ürün, Rum tarafının zalim izolasyon siyasetinin normalleşmesi çabası oldu.
Tatar, “Muhalefetin tüketilmiş zemin yani federasyon ısrarına devam etmesi bizleri hiç etkilemiyor.
Uluslararası toplum gerçekleri görmeye hızla başlamışken, muhalefetimizin buna dahi tepki göstermesi, tavsiye niteliğindeki kararları bağlayıcıymış gibi göstermeye çalışması halkımızı kandırmaya yönelik bir çabadır.” dedi.
Kıbrıs Türk halkına hizmet etmek, faydalı olmak isteyen her siyasetçinin halkının çıkarlarını en öne koymak zorunda olduğunu belirten Tatar, tüketilmiş federasyon zemininde bugüne kadar sürdürülen müzakerelerin izolasyon zulmünün sürmesine yardımcı olan en önde gelen etkenlerden biri olduğunu kaydetti.
Temel İnsan Hakları ve Zulmün Sona Ermesi
Kıbrıs Türk halkının bir uzlaşıya yönelik birçok defa olumlu tavrını ortaya koyduğunu, hatta Kıbrıs konusuna dair yapılan ilk ve tek referandumda “evet” demesine rağmen, bir çözüme “hayır” diyen tarafça devam ettirilen baskıcı siyasetten dolayı temel insan haklarının ihlal edilmeye devam ettiğini belirtti. “Bu ihlallerin sorumlusu sadece Rum tarafı değil, onlara destek veren uluslararası toplumdur.” dedi.
60 yıldır devam eden bu zulme son vermek için mücadele ederken, içimizden de temel insan haklarımız için uğraşımızdan dolayı eleştiriler aldıklarını belirten Tatar, “Diyalog diyoruz, işbirliği diyoruz, kendi içimizden eleştiriliyoruz.
Statükoyu değiştirmek şart diyoruz, başarısızlığı kanıtlanmış zeminlere adeta bağlılık yemini edenleri karşımızda buluyoruz.” dedi.
Kıbrıs Türk halkının egemenlik, eşitlik ve temel insan haklarına erişiminin kendisi için yoruma kapalı olduğunu vurgulayan Tatar, “Herkes kendi siyasetinde neyi öne alacağı konusunda özgürdür ama en azından zulmü ve baskıcı Rum siyasetini normalleştirmeye yönelik atılan her adıma birlikte hayır diyebilmeliyiz.” ifadelerini kullandı.
Uluslararası İlişkiler ve Destek
Bu dönem içerisinde Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) nezdinde ilişkilerimiz güçlenerek devam etmiştir. Çeşitli kurumlarımız aile meclisimizden yapılan davetlere icabet etmiş ve yakın çalışma imkanı bulmuştur.
Ben de geçtiğimiz kasım ayında Kırgızistan Cumhurbaşkanı’nın onur konuğu olarak TDT Devlet Başkanları Konseyi 11.
Zirvesine katıldım. 2025’te de ülkemizi hak ettiği şekilde TDT nezdinde temsil edecek, kardeş üye ülkelerle de ikili ilişkilerimizi daha ileriye taşımak için gayretlerimize devam edeceğiz.
Rum liderliği, Türkiye ve KKTC’ye yönelik silahlanma faaliyetlerine 2024 yılında büyük bir hız vermiştir.
Bu anlayış karşısında Anavatan Türkiye’nin de desteğiyle gerekli önlemleri ve karşı adımları atmaktayız.
Halkımızın huzur ve güvenliğinin muhafazası her zaman birinci sıradadır.
Halkımızın içi rahat olsun.”
“Biz çatışmadan değil uzlaşıdan yanayız.” diyen Tatar, emlak sektörüne yönelik uluslararası hukukun hilafına tutuklamalar yapan Rum liderliğinin turizm ve yüksek öğretime yönelik de düşmanca tutumunu ortaya koyduğunu ifade etti.
Tatar, “Ekonomik kalkınma için, Devletimizin, hükümetimizin ve ilgili kurum ve kuruluşlarımızın işe ciddiyetle dört elle sarılarak, gereken adımları popülizme yenik düşmeden atması gerekmektedir.” şeklinde ekledi.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 2024 yılı boyunca yurt içi ve yurt dışında birçok konferans, sempozyum, panel, çalıştay, fuar ve zirveye katıldığını, kendisine fahri doktora tevdi edildiğini ve yurt dışında Türkiye’de çeşitli temaslarda bulunmak üzere ziyaretler gerçekleştirdiğini belirtti.