Erhürman’dan Kıbrıs Siyasetine ve Güncel Duruma Dair Çarpıcı Açıklamalar

Erhürman’dan Kıbrıs ve Siyaset Hakkında Derin Analizler

CTP’den yapılan resmi açıklamaya göre, Tufan Erhürman, Kıbrıs Genç TV’de Oshan Sabırlı’nın sorularını yanıtlarken, özellikle Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın son dört buçuk yıllık performansını sert bir dille eleştirdi.

Erhürman, “Dört buçuk yılda doğru düzgün diplomasi bile yürütülmedi, hiçbir somut adım atılmadı.” diyerek, mevcut yönetimin ülkenin sorunlarına çözüm bulma yolunda başarısız olduğunu vurguladı.

Memleketin hem iç hem de dış politikada ciddi krizlerle karşı karşıya olduğunu belirten Erhürman, toplumda ciddi bir değişim ihtiyacından söz etti. “Mesele seçim değil, geçim meselesidir.” şeklinde öne çıkan söylemlerinin, zamanla hakikatin fark edilmesiyle değiştiğine dikkat çekti.

Erhürman, mevcut siyasi yapının sürdürülebilir olmadığını ve toplumun moralinin giderek düştüğünü ifade ederek, gençlerin göç etme eğiliminin arttığını dile getirdi.

İki devletli çözüm politikası ve Güney’de açılan mülkiyet davaları nedeniyle inşaat sektöründeki sıkıntıların arttığını ve ekonominin güneye kaymasının bu politikalardan kaynaklandığını belirten Erhürman, bu konuda daha önce uyarılar yaptıklarını hatırlattı.

Mülkiyet sorunlarının ülke içinde ve dışında ciddi sorunlar yaratabileceğine dikkat çeken Erhürman, inşaat sektörünün büyük kazançlar sağladığını ve bu sektörün iki gün tatil yapamaz hale geldiğini sözlerine ekledi. “Toplumun tamamı mutsuzluk içerisinde.” şeklinde durumu özetledi.

“Dört Buçuk Yılda Hiçbir Şey Yapılmadı”

Erhürman, “Sayın Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanlığı dönemi sona ererken,” diyerek, “dört buçuk yılda doğru düzgün diplomasi yürütülmediğini ve hiçbir anlamlı adım atılmadığını” iddia etti.

Sadece kahve içme meselesi bile gündeme getirildiğine işaret eden Erhürman, diyaloğun olmadığı bir ortamdan, bu ortamın bile “bir, sıfırdan büyüktür.” şeklinde değerlendirildiğine vurgu yaptı.

Tarafların, sürecin devam etmesine olan ihtiyacın farkında olduğunu, ancak hiçbir konuda ilerleme kaydedilmediğini ve sadece sloganların havada uçuştuğunu belirtti.

Avrupa Parlamentosu (AP) raporu ve Kıbrıs ile ilgili genel değerlendirmeler de gündeme getirildi.

Erhürman, raporun genel anlamda önemli olduğunu ve “İki devletlilik” ifadesinin hiç kabul görmediğini vurguladı.

Ayrıca, “İki devletliliğin nasıl hayata geçirileceğine dair herhangi bir açıklama olmadığını,” ve “Altının boş olduğunu” ifade etti.

Hristodulidis’in, dört buçuk yıldır Kıbrıs Türkü’nü yok sayarak adanın tamamında egemenlik uyguladığını hatırlattı ve bu duruma karşı ne yapıldığını sordu.

“Federasyon Bilgidir”

Erhürman, federasyonun sadece bir ideolojik kavram değil, aynı zamanda bilinen ve kabul edilen bir çözüm modeli olduğunu belirtti. “Bir çözüm olursa, bu iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı federasyon olacaktır.” diyerek, federasyonun farklı versiyonlarının ve çeşitlerinin olduğunu vurguladı.

Masada hep liderlerin federasyon görüşmeleri yaptığını ve Türkiye Cumhuriyeti ile istişareler sonucu bu modelin gündeme getirildiğini hatırlattı.

Türk ve Rum taraflarının, federasyon konusunda farklı yaklaşımlar sergilediklerini ve Rum tarafının günümüzde gevşek federasyona yakın duruşunu dile getirdi.

“Doğru Zemin ve İyi İlişkiler”

Erhürman, Ersin Tatar’ın “garantörlükten vazgeçmeyeceğiz” söylemini eleştirerek, “Türkiye’nin garantörlüğü adada mı, yoksa KKTC üzerinde mi olacak?” sorusunu yöneltti. Ülkeyi yönetecek kadroların, sadece CTP değil, nitelikli ve doğru kişilerden oluşması gerektiğine vurgu yaptı. “Kavga etmeye gerek yok, özgüven sahibi biri kavgaya gerek duymaz.” dedi.

Ayrıca, Türkiye ile ilişkilerin doğru zeminde olması gerektiğine değinerek, 2019’dan beri sadece iyi ilişkilerin yeterli olmadığını, eğer zeminde sorunlar varsa bu ilişkilerin de faydasız olacağını belirtti. “İstişare diyalog ile olur, monolog ile değil.” diyerek, karşılıklı iletişimin önemini vurguladı.

Bu iletişimin, “dosyaya hakimiyet ve söz hakkı kazanmakla” mümkün olacağını ifade etti.

Erhürman, Kıbrıs Türk halkının özne olmaktan uzaklaştırıldığını ve bu durumu sloganlarla doldurmaya çalıştıklarını belirtti.

Ayrıca, insanların değişim ve gelişim iradesi taşıdığını, herhangi bir partiye oy vermiş olmanın bu değişimi engellemediğini sözlerine ekledi.