Bu Site Satılıktır

Kıbrıs ve Ada’daki İki Egemen Devlet Çerçevesi: Uluslararası Aktörler, Perspektifler ve Stratejiler

Kıbrıs ve Ada’daki iki egemen devlet çerçevesi: uluslararası aktörler, perspektifler ve stratejiler üzerine kapsamlı bir analiz.

Kıbrıs ve Ada’daki İki Egemen Devlet Çerçevesi: Uluslararası Aktörler, Perspektifler ve Stratejiler

Ertuğruloğlu, Kıbrıs sorununun uzun yıllardır süren müzakerelere rağmen çözülmediğini belirterek, BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs Türkü’nün 60 yıllık sürecini etkileyen bir örgüt olduğuna vurgu yaptı. New York’taki temaslar sırasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Genel Kurul konuşmasında dile getirilen Türkiye’nin görüşleriyle uyumlu olarak, Kıbrıs konusunda gerçekçi bir duruşun sürdürülmesi gerektiğini ifade etti.

MGK bildirisiyle teyit edilen iki devletli çözüm tercihini hatırlatan Ertuğruloğlu, Türk tarafının duruşunun kayda geçirildiğini ve bu yönde kararlı bir tutum sergilendiğini belirtti. Aynı zamanda, Kıbrıs konusundaki ana argümanların, Guterres ile görüşmelerde de sürekli paylaşıldığını söyledi. BM Güvenlik Konseyi’nin 60 yıllık süreçteki rolü ve buna karşı alınan tutumlar, KKTC’nin egemenlik haklarını betimleyen iki devletli çerçeveyi güçlendirmek amacıyla vurgulanıyor.

186 sayılı kararın 1964 yılında Kıbrıs sorununun başlangıcı olarak anılması, Ertuğruloğlu’nun eleştirilerine konu oldu. Kendilerine göre bu kararda yer alan “Government of Cyprus” ifadesinin, sorunun günümüze uzanan gündemini oluşturan temel hata olduğuna işaret etti. Rum tarafıyla yıllardır süren müzakerelerde öne sürülen federasyon yaklaşımının inandırıcılığını kaybettiğini söyleyen Ertuğruloğlu, Denktaş’ın “Mr. No” lakabının da bu süreçteki gerçekleri yansıttığını belirtti.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin herhangi bir yeni ortaklığa veya yetki paylaşımına ihtiyaç duymadığını vurgulayan Ertuğruloğlu, beş daimi üyenin rolü ve dünyadaki güç dengesinin Ada’daki çözüm dinamiklerini nasıl etkilediğini sürekli olarak değerlendirdiklerini belirtti. Rum tarafının iki egemen devletin varlığına karşı tutumunu sürdürdüğünü, karşı tarafın Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınıp tanınmaması konusundaki tartışmaların ise konunun özüne dokunduğunu ifade etti.

“Ada’da artık iki eski ortağın yeni bir ortaklık kurma ihtimali bulunmamaktadır” sözleriyle, tarafların geçmişteki görüş ayrılıklarını yeniden değerlendirmenin mümkün olmadığını ifade etti. Ertuğruloğlu, iki devletli yaklaşımının, adanın geleceğini belirleyecek ana yol olduğunu ve iki devletin iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde işbirliği yapması gerektiğini belirterek, “Yeni bir ortaklık, iki ayrı devletin karşılıklı saygı ve güven temelinde çalışmasıdır; ortaklık fikri bugün masada değildir” dedi.

Rum tarafının iki egemen devletin iyi komşuluk çerçevesinde ilerlemesini engelleyen tutumunu eleştiren Ertuğruloğlu, bunun arkasında yine uluslararası aktörlerin etkisini gördüklerini ifade etti. AB’nin Kıbrıs konusunda sergilediği tutumun da bu süreçte belirleyici olduğuna dikkati çekti. AB’nin Kıbrıs meselelerinde kendini “insan hakları savunucusu” olarak göstermekle birlikte pratikteki politikalarının, KKTC ve Türkiye üzerinde baskı oluşturduğunu savundu.

Güvenlik ve savunma konularında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Ada’da caydırıcı rolünü sürdüreceğini belirten Ertuğruloğlu, Rum tarafının İsrail ve ABD ile ilişkilerinin, bölgedeki dengeleri nasıl etkilediğini sorguladı. Rumların Ada’ya yönelik askeri hareketlilik ve koridor taleplerinin, mevcut statüko ve uluslararası aktörlerin tutumlarıyla nasıl etkileşime girdiğini değerlendirdi. Fransa’nın GKRY ile ilişkileri ve İngiltere’nin Ada’daki üslerin geleceğini koruma amacıyla yürüttüğü politikaların, Ada’da olası bir gerilimin nasıl yönetileceğini belirlemede kritik olduğunu ifade etti.

Sonuç olarak Ertuğruloğlu, Kıbrıs konusunda çözümün Ada’da iki devletin varlığıyla mümkün olduğuna inanıyor ve dünyanın mevcut yaklaşımının bu gerçeği görmesini sağlaması gerektiğini savunuyor. Kıbrıs Türk halkının karşılaştığı sorunların, iki devletli çerçeve içinde daha güvenli ve istikrarlı bir gelecek inşa etmek için çalışılması gerektiğini belirtti. Bu süreçte, tarafların karşılıklı saygı ve güven temelinde hareket etmesi gerektiğini vurguladı.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ