Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı’ndan Kadın Ölümleri Üzerine Çarpıcı Dilekçe
Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı’nın kadın ölümleri üzerine hazırladığı çarpıcı dilekçe, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddet konularında farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Bu önemli belgeyi keşfedin.

Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı’ndan Önemli Girişim
Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı (KTİHV), son dönemde gece kulüplerinde çalışan kadınların hayatını kaybetmesiyle ilgili önemli bir adım attı.
Vakıf, bu trajik olaylarla ilgili daha fazla bilgi edinmek amacıyla Polis Genel Müdürlüğü’ne (PGM) resmi bir dilekçe sundu.
Dilekçede, son beş yıl içinde gece kulüplerinde hayatını kaybeden kadınların sayısı, ölüm nedenleri ve bu olaylarla ilgili yürütülen soruşturma süreçleri hakkında detaylı bilgi talep edildi.
Dilekçenin sunulmasının ardından basına açıklama yapan KTİHV Başkanı Emine Dizdarlı, “Geçen hafta bir gece kulübünde ‘konsomatris’ olarak çalışan bir kadının ölümü, ülkemizde insan hakları ihlallerinin ne denli ciddi boyutlara ulaştığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Anastasia Melega’nın ölümü kesinlikle münferit bir olay değildir.” dedi.
Dizdarlı, geçmişte de benzer şekilde hayatını kaybeden kadınların bulunduğunu belirterek, Volha Viarbouska, Marina Butenco, Judy Nawfele ve Siham Benchargu gibi isimlerin de çalışmak üzere ülkeye geldiklerini ve acı bir şekilde yaşamlarını yitirdiklerini ifade etti.
Gece kulüplerinde çalışan kadınların çeşitli sebeplerle hayatını kaybettiğini, ancak bu ölümlerin çoğu zaman şüpheli yönleriyle etkin bir şekilde soruşturulmadığını ve kamuoyuna tatmin edici açıklamalar yapılmadığını belirten Dizdarlı, kadın ölümlerinin polis tarafından şeffaf, etkin ve bağımsız bir şekilde soruşturulması gerektiğini vurguladı.
Devletin, bu kadınların can güvenliğinden sorumlu olduğunu hatırlattı.
Dizdarlı, gece kulüplerindeki faaliyetlerin yasalarla düzenlenmesine rağmen, bu işletmelerde hukuka aykırı uygulamalar ve insan hakları ihlalleri yaşandığını dile getirerek, özellikle kadınların sistematik istismara uğraması, insan ticareti ve fuhuşa teşvik gibi suçların varlığını ön plana çıkardı. “Devletin bu duruma göz yumması, özellikle sosyal ve ekonomik hakları kısıtlı olan kadınları daha savunmasız hale getirmekte ve onları ağır insan hakları ihlallerine maruz bırakmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Bunların yanı sıra, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Yasası’nın 24. maddesinde yer alan “Hastane Şiddete Müdahale Birimi”nin yeniden faaliyete geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Dizdarlı, bu birimin kadınların korunması açısından son derece önemli olduğunu ifade etti.
Kamuoyunu bu konuda bilgilendireceklerini ve sürecin takipçisi olacaklarını sözlerine ekledi.