KKTC’de İki Devletli Çözüm Vurgusu: Egemen Eşitlik ve Uluslararası Statü Üzerine Bir İnceleme
KKTC’de iki devletli çözüm vurgusu: egemen eşitlik ve uluslararası statü üzerinde kapsamlı bir inceleme.
Milli Mücadele Vakfı Başkanı Aziz Gülbahar, KKTC’nin Anayasası’na bağlı olarak Bağımsızlık Bildirisi’nin, federasyon görüşmelerinden bağımsız bir tutum benimsemesini savunanların hatalı olduğu görüşünü paylaştı. Gülbahar, bağımsızlık bildirisiyle Kıbrıs Türk Halkı’nın egemen ve bağımsız devlet kimliğini koruma amacının net olduğunu belirtirken, federasyon görüşmelerinin tüketildiğini ve KKTC’nin uluslararası arenadaki konumunu güçlendirme yönünde adımlar atılması gerektiğini ifade etti.
Gülbahar açıklamasında, Rum tarafının KKTC’nin egemenliğini tanımama yönündeki tutumunu eleştirdi ve iki devletli çözüm ekseninin önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini vurguladı. Rum liderliğinin iki devletli çözüm formülünü havaya uçurma ve KKTC’nin uluslararası tanınmasını engelleme çabalarının net olduğunu belirtti. Bu bağlamda, Rum–Yunan ikilisinin egemenliğin reddi yönündeki söylemlerine karşı Türk tarafının kararlı duruşunu sürdürmesi gerektiğini savundu.
Federasyon tezinin tükenmişliğine işaret eden Gülbahar, Kıbrıs Türkü için gerçekçi ve uygulanabilir çözümün iki devletli yapıda olduğunu ifade etti. Meclis’in bu yöndeki kararını desteklemek gerektiğini belirterek, BM’nin Kıbrıs’taki haklarımıza ilişkin desteğinin önemine vurgu yaptı. Kıbrıs Türklerinin egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü talebi, Nisan 2021 Cenevre önerileri ışığında dikkate alınmalı ve taraflar arasında ortak zemin bulunamayacağı gerçeği göz ardı edilmemelidir.
15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanı sonrası Meclis’in egemenlik ve uluslararası statü konularında net duruşu sürmektedir. Anavatan Türkiye’nin Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler kürsüsünden KKTC’nin tanınması yönündeki çağrılarıyla ilişkilerin güçlendirilmesi, iki bağımsız devlet temelinde yeni bir politikaya yönelmenin önemini ortaya koymaktadır. Türkiye’nin bu çerçevedeki desteği, dünyaca tanınan bir açıklıkla iki devletli çözümün önünü açacak bir temel olarak görülüyor.
Sonuç olarak, federasyon tezi Rum tarafının uzlaşmazlığı nedeniyle tamamen tüketilmiştir ve yalnızca zaman kaybı olarak değerlendirilebilir. Kıbrıs’ta iki devletli çözüm ve karşılıklı işbirliği mekanizmalarının geliştirilmesi, adadaki iki halk arasındaki güvenin güçlendirilmesi ve izolasyonların kaldırılması için tek gerçekçi yol olarak kabul edilmektedir. Bu perspektif, Meclisimizin onayıyla yürürlüğe girecek ortak bir politika olarak benimsenmelidir.