Toplumsal Yozlaşma ve İnsanlık Hali
Toplumsal yozlaşma, insanlık hali ve değerlerin erozyonu üzerine derinlemesine bir inceleme. Bu içerik, modern toplumların karşılaştığı sorunları, bireylerin bu süreçteki rolünü ve çözüm önerilerini ele alıyor.

Bir Gönül Meselesi: Toplumsal Değerlerimiz ve İnsanlık Hali
Gönül isterdi ki, güzel şeyler yazalım, umut dolu konular işleyelim; ancak ne yazık ki yaşamak bir gönül işi değil.
Bu ülkede insanın insana verdiği değer giderek azalmış durumda.
Hayvanları katlettik, durmadan acımasızca yok ettik.
Eşeklerin bile eşekliğinden utandığı bir toplumu yarattık ama biz, insanlığımızdan utanmadık.
Çocukların çocuklara zulmettiği bir sosyal çevreyi hep birlikte yarattık ve bu duruma sessiz kaldık.
Susmaya devam ediyoruz.
Kadınlar, bu ülkede öldürülmüştü; infialler yaşanmıştı bir zamanlar.
Ancak bugün yine bir kadın hayattan koparıldı ve polis basın subaylığı “canına kıydı” açıklamasında bulundu.
Bu haberi okuduk, haberleştirdik, ‘Yüce’ Meclis’te konuşuldu, dinledik ve yine sustuk.
Yine insanlığımızdan utanmadık.
Bir seks işçisi olduğu söyleniyor; zorbalar da yabancıymış zaten, bizim çocuklarımız böyle şeyler yapmaz, değil mi?
Eşekler onlar da eşek işte; ölürse, vurulmuşlarsa ne olmuş yani!
Gerçekten toplumsal olarak tepkisizliğimiz böyle devam edecek mi?
Bizim çocuğumuz zorbalığa uğrayana kadar, bizim ev hayvanımız katledilene kadar ya da bizim annemiz, kız kardeşimiz, belki de kendimiz canına kıyma noktasına gelene kadar mı?
Bizim sınırımız nedir?
Ne zaman susmaktan “bana ne” demekten vazgeçeceğiz?
Bunun bir zamanı var mı?
Bizim sınırımız nerede?
İnancımız ne olursa olsun, hangi değerlere sahip olursak olalım; dinimiz, dilimiz, ırkımız, rengimiz ya da görüşümüz, bunların hepsi bizim sınırımızı belirler mi?
Hangi zaman diliminde kaybolduk, hangi dönemde kendimizi bıraktık?
Kendi kendimizden ne kadar uzaklaştık?
Kimiz biz?
Sahi, biz kimdik?
Bu hale kim ya da kimler getirdi diye sormak istemiyorum.
Belki bundan 5-10 yıl önce yazmış olsaydım, bu soruları sorardım.
Bize bunu kim ya da kimler yaptı diye.
Ancak bugün, bu farkındalıkla sormuyorum.
Biliyorum ki, toplumsal yozlaşmanın ve kültürel yok oluşun sebebi biziz. Çünkü biz, direnmeyi bilmedik; kişisel ve zümresel çıkarların dışında “biz” olmak için bir araya gelmedik.
Ya da yeterince dik duramadık.
Sahi, kimdik biz?
Peki, kim olduk biz şimdi?