Hulusi Akar’dan Avrupa Birliği’ne Kıbrıs Mesajı

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, Avrupa Birliği’nden (AB) Kıbrıs’ta iki devletli çözümü kabul etmesini talep etti.

Akar, dün akşam AB Dönem Başkanlığını yürüten Macaristan’ın başkenti Budapeşte‘de düzenlenen Ortak Dış ve Güvenlik Politikası (ODGP) ve Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (OGSP) Parlamentolararası Konferansı’na katıldı.

Burada yaptığı konuşmada, dünya genelinde birçok zorluğa, çatışmaya ve savaşa tanık olunduğunu vurgulayan Akar, Rusya‘nın Ukrayna‘ya karşı yürüttüğü savaş ve İsrail‘in Filistin halkına karşı sürdürdüğü katliamların bu gelişmelerin en dikkat çekici örnekleri arasında yer aldığını ifade etti.

AB’nin Genişleme Süreci ve Türkiye’nin Rolü

Akar, bu durumların AB’nin genişleme ve katılım sürecine yeni bir ivme kazandırdığını belirterek şunları söyledi:

• Genişleme sadece teknik bir terim değil, AB’nin en etkili dış politika araçlarından biridir.
• Bu süreç, AB’nin jeopolitik zorluklara yanıt veren bir araç olmasının yanı sıra, stratejik özerkliğini geliştirmesi için bir fırsattır.
• AB, tüm adayları eşit şekilde teşvik etmeli ve liyakat temelli süreçleri yüzeysel ve kısa vadeli çıkarların gölgesinde bırakmamalıdır.
• Bireysel ya da tek taraflı vetolar ve siyasi ablukalar önlenmelidir.

Akar, Türkiye’nin jeopolitik açıdan daha güçlü bir AB’nin en önemli aktörlerinden biri olduğunu vurguladı.

Türkiye-AB İlişkileri Üzerine Değerlendirmeler

AB’ye tam üyeliğin Türkiye’nin stratejik hedefi olmaya devam ettiğini belirten Akar, “AB’nin adil olmayan muamelesi ve stratejik vizyon eksikliği sinir bozucu hale geldi.” dedi.

Akar, Konsey’in 2019 yılında Türkiye’ye karşı aldığı tedbirlerin, Türkiye’nin katılım süreci açısından siyasi bir blokaj oluşturduğunu ifade etti.

Akar, AB’nin bugüne kadar taahhütlerini yerine getirmekte yetersiz kaldığını, bu duruma karşın Türkiye’nin katılım sürecine bağlılığını sürdürdüğünü ve ilişkileri ileriye taşıyacak bir yol haritasına sahip olmayı beklediğini dile getirdi.

Güvenlik ve Savunma Yapısında Türkiye’nin Rolü

Akar, Ukrayna’daki savaş ve İsrail‘in Filistinli sivillere yönelik saldırılarının Avrupa’nın güvenlik mimarisi üzerinde doğrudan etkileri olduğunu belirtti.

Bu koşullar altında, Avrupa Birliği’nin savunma ve güvenlik yapısının daha dirençli hale gelmesinin zorunluluk olduğunu vurguladı.

Akar, Türkiye’nin bölgesel istikrar ve güvenlik sağlama konusundaki rolüne dikkat çekerek, savunma politikası alanında Türkiye ile AB arasındaki diyalog ve işbirliğinin derinleştirilmesi gerektiğini ifade etti.

Akar, bu işbirliğinin her iki tarafın da menfaatine olacağını belirtti.

Kıbrıs Sorunu ve İki Devletli Çözüm

Akar, Kıbrıs Rum tarafının 2004 yılında Ada’daki çözümü sürekli olarak engellediğini hatırlatarak, “2017 yılında Crans-Montana’da masadan kalkarak aynı şeyi bir kez daha yaptığını” vurguladı.

Akar, Kıbrıs’ta iki halkın var olduğunu kabul etmenin önemine değinerek, “Bu adada iki devlet bulunmalı ve ilgili çözüm ancak egemenlik, eşitlik ve eşit uluslararası statü ilkelerine dayanmalıdır.” dedi.

Türkiye’nin Pozisyonu ve Barış Çabaları

Akar, Türkiye’nin prensip olarak sadece Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarını uyguladığını, tek taraflı yaptırımlara katılmadığını belirtti.

Ayrıca, Türkiye’nin Rusya’ya yönelik yaptırımların ihlal edilmemesi için gerekli tüm tedbirleri aldığını ifade etti.

Ukrayna’daki savaşın yayılmasının nükleer güvenliği tehdit ettiğine dikkat çeken Akar, Türkiye’nin Ukrayna’nın temel çıkarlarının güvence altına alınmasına katkıda bulunma arzusunu dile getirdi.

Türkiye, Ukrayna ve Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü her zaman desteklemiştir.

Yunan Parlamenterlere Cevap

Akar, konuşmasının sonunda Yunan parlamenterlerin asılsız iddialarına yanıt vererek, “Yunanlı meslektaşlarımızın asılsız iddialarına cevaben, Kıbrıs Barış Harekatı 1974 yılında Yunan cuntasının etnik temizlik ve katliamını durdurmak için gerçekleştirilmiştir.” dedi.

Akar, günümüzde Ada’daki Türk kuvvetlerinin barış ve istikrarın teminatı olduğunu vurguladı.