Bahar SANCAR ve Metin Yılgın’dan Ekonomik ve Siyasi Değerlendirmeler
Bahar SANCAR ve Metin Yılgın’dan ekonomik ve siyasi gelişmeler hakkında derinlemesine değerlendirmeler, analizler ve öngörüler. Güncel bilgiler için hemen okuyun.

Giriş
Organize Sanayi Bölgesi İş İnsanları Derneği Başkanı Sayın Bahar SANCAR ve KKTC ekonomisine yön veren önemli isimlerden Metin Yılgın, son dönemde gündemdeki gelişmeler ve ülke ekonomisine ilişkin kapsamlı analizler yaptı. Bu değerlendirmelerde, bölgesel ve uluslararası gelişmelerin ülkemize etkileri, sektörlerin durumu ve devletin alması gereken önlemler detaylı şekilde ele alındı.
Rum Yönetimi’nin Tutumları ve KKTC Üzerindeki Etkileri
Yılgın: “Rum Yönetimi, kendisine sağlanan çeşitli imtiyazlar ve uluslararası avantajlar sayesinde kendisine olan özgüvenini artırarak, adanın kuzeyindeki gayrimenkul ve yatırım alanlarına yönelik baskı ve tutuklamaları daha da sertleştirdi. Uzun süredir bu konuları gündemde tutuyoruz; gayrimenkul yasası öncesinde bile inşaat sektörü ülke ekonomisinin lokomotifi haline gelmiş durumda ve yurt dışından gelen yabancı yatırımcılar sayesinde bölgeye kalıcı olarak yerleştirilmişlerdir. Sanayi bölgeleri ise bu sektörlere hizmet eden ve gelişmekte olan önemli alanlardır. Artan inşaat faaliyetleri, sanayiyi de doğrudan etkileyerek karşılıklı sinerji oluşturuyor.”
Uluslararası Baskılar ve İnsan Hakları İhlalleri
Yılgın: “Rum tarafının uygulamaları, aslında 50 yıldır devam eden insanlık dışı olayların bir parçasıdır. KKTC’yi uluslararası izolasyonda tutmak ve yalan, iftira ve yalan haberlerle toplumun gündemini meşgul etmek amacıyla yapılan bu girişimler, bölgedeki insanlara ve yatırımcılarına yöneliktir. Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin kendilerine sağladığı avantajlar ve imtiyazlar sayesinde, bu hamleler daha da şiddetlenmiş ve uluslararası insan hakları standartlarına aykırı hareketlere zemin hazırlamıştır. Bu süreçte gayrimenkul yatırımı yapanlara karşı soruşturmalar ve tutuklamalar gerçekleştiriliyor; bu durum bizim için büyük bir endişe kaynağıdır. Şu an biraz daha temkinliyiz, çünkü panik havası oluştu. İş insanları olarak pazarlarımızı ve rotamızı çeşitlendirmeye başladık. Bu süreç mutlaka rayına oturacaktır. Esas önemli olan ise ülkemizdeki yasal düzenlemeleri ve tüzükleri doğru şekilde yapılandırarak sistematik bir kayıt altına almaktır.”
Ülke Tanıtımının Yetersizliği ve Potansiyel
Yılgın: “Gayrimenkul sektöründe sözleşmeli satışların kayıt altına alınması konusunda çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla yoğun çalışmalar yürüttük. Bu kayıt dışı ekonominin devreye alınmasıyla, ülkemize gelen gelirler devlet kasasına girecek ve ekonomimizin şeffaflığı artacaktır. Yapmamız gereken, yatırımcıyı teşvik eden ve önünü açan yasa ve düzenlemeleri hayata geçirmek. Yasalarımızda yapılan son düzenlemeler faydalı olmakla birlikte, eksiklikler de mevcut. Bu eksikliklerin giderilmesi ve sektörün daha iyi tanıtılması büyük önem taşıyor. Bu noktada, Turizm Bakanlığı ile koordinasyon içinde hareket edilmelidir. Ülkemizde en az 11 ay boyunca güneşli hava hakimdir; iklimimiz oldukça elverişli. Kumsallarımız ve tarihi zenginliklerimiz, turizm ve yatırım açısından büyük potansiyel taşımaktadır. Ancak, biz bu avantajları yeterince dünyaya anlatamadık. Ada, Kıbrıs çok güzel bir şekilde yapılandırıldı ve geliştirilmesi gereken unsurlarla doludur.”
İş Dünyasında Sektörel Çözümler ve Ekonomik Stratejiler
Yılgın: “Bir ülkenin kalkınması, üretimle mümkündür. Ne kadar çok farklı ürün ve hizmet üretilirse, ekonomik gelişme de o kadar fazla olur. İşletmelerin ayakta kalabilmesi için finansmana erişim büyük önem taşıyor; ne yazık ki, ülkemizde finans kaynaklarına ulaşım oldukça zordur. Ayrıca, gider ve gelirler dengeli olmalı ve özellikle işçilik maliyetleri ciddi şekilde gözden geçirilmelidir. Bugün asgari ücret yaklaşık 1.000 Dolar seviyesine ulaşmış durumda, ancak bu seviyenin yüksek kalması, kalifiye personel istihdamını zorlaştırıyor. Üstelik, uluslararası pazarda rekabet edebilmek adına, sektör bazında asgari ücretlerin yeniden değerlendirilmesi ve belirlenmesi gerekiyor. Ayrıca, yerel iş gücünü desteklemek adına prim oranlarının artırılması ve üçüncü ülkelerden gelen çalışanların kazançlarını yurtdışına göndermeleri nedeniyle, bu düzenlemelerin yapılması önemli. Vergilendirme politikasında da değişiklikler şart; eğer yatırımcıların üzerine aşırı vergi yükü bindirilirse, yeni yatırımlar durma noktasına gelir. Enflasyon ve COVID-19 pandemisi sonrası piyasalardaki istikrarsızlık, faiz ve finansman maliyetlerini artırırken, devletin vergi politikalarını gözden geçirmesi gerektiği açıktır.”
Vergi Politikaları ve Devletin Rolü
Yılgın: “Devlet, üreticiyi ve yatırımcıyı korumak adına, düşük vergili ve teşvik odaklı bir sistem kurmalı. ‘Düşük vergi, mutlu halk; yüksek vergi, mutsuz halk’ prensibiyle hareket ederek, vergi sistemini yeniden yapılandırmak gerekiyor. Aynı zamanda, sektörlere göre süreli teşviklerin devreye alınması, sürdürülebilir kalkınma açısından önemlidir. Özellikle süt, tarım, hayvancılık ve turizm gibi sektörlerde, işletme kalkınana kadar devam eden teşvikler sağlanmalı ve gelişmelerle birlikte bu teşvikler kademeli olarak sona erdirilmelidir. Bu düzenlemeler, yatırım ortamını daha cazip hale getirecektir.”
Gümrük ve Dış Ticaret Sistemleri
Yılgın: “Türkiye’ye ihraç edilen ürünlerden hiçbir vergi alınmıyor, çünkü peşin gümrük vergisi sistemi dijitalleşme ile sona erebilir. Ülkemizden Türkiye’ye ihraç edilen ürünler, sıfır gümrükle gidiyor ve ithal ürünler de aynı şekilde vergilendirilmiyor. Ancak, hammaddeler ve diğer ürünler için vergi alınması, adil ve sürdürülebilir bir sistemin kurulması açısından elzemdır. Kamudaki denetim mekanizmasının yavaş işlemesi, bu alandaki büyük bir sorundur; dijitalleşme ve E-Devlet entegrasyonu ile bu sorunlar aşılabilir. Fatura ve vergi sistemlerinin dijital ortama taşınmasıyla, vergilendirme daha doğru ve hızlı yapılabilir. Bu sayede, stok tutma ve vergi ödeme maliyetleri azalacak, fiyatlar düşecektir. Ayrıca, navlun ve vergi maliyetleri birleştiğinde, ürünlerin toplam maliyeti ciddi anlamda artış gösteriyor. 2026 yılında, dijital dönüşüm ve gümrük entegrasyonunun tamamlanmasıyla, yeni vergilendirme modelleri devreye alınacaktır.”
Ekonomik Güven ve Uluslararası İşbirliği
Yılgın: “Ekonominin temelinde güven yatar. Ekonomik ilişkilerde güvenin sağlanması, karşılıklı ticaret ve yatırımın gelişmesi için şarttır. Eğer güven ortamı oluşursa, tanıtım faaliyetleri ve yeni pazarlar açmak kolaylaşır. Neden Azerbaycan, Almanya ve diğer ülkelerdeki fuarlara katılıyoruz? Çünkü, bölgesel ve uluslararası ilişkilerimizi güçlendirmek, yeni işbirlikleri ve bilgi transferi sağlamak istiyoruz. Bu nedenle, girişimlerimizi artırmalı ve yeni açılımlar yapmalıyız. Sanayicilerin ve üreticilerin önü açılmalı; piyasa yavaş yavaş stabil hale gelmeli. Adil ve sürdürülebilir bir yönetim sistemi kurmak, kamu maliyetlerini azaltmak ve şeffaflığı artırmak, kısa ve uzun vadeli başarının anahtarıdır. Günümüzde mevcut sistemlerle devam etmek mümkün değildir; tüm unsurların bir arada değerlendirilerek, yeni adımlar atılmalıdır.”