Meclis Başkanlığı Seçimi ve Siyasi İkilemler
Meclis Başkanlığı Seçimi ve Siyasi İkilemler başlıklı makalemizde, Türkiye’nin siyasi arenasında yaşanan zorlukları, seçim süreçlerini ve partiler arası çekişmeleri derinlemesine inceliyoruz. Siyasi stratejiler ve olası sonuçlar hakkında bilgi edinin.
Meclis Başkanlığı Seçimi Üzerine Düşünceler
Son iki gündür ülke gündeminin merkezinde Meclis Başkanlığı seçimi yer alıyor.
Ancak basına yansıyan tartışmaların ötesinde, kapı arkasında yaşananlar gerçekten trajikomik.
Tüm bunlara girmeyeceğim çünkü yazmaktan hicap duyuyorum.
Koca koca insanlar, milletin seçtiği vekillerin davranışları, söylemleri ve açıklamaları hiç de yakışır değil.
Buradan 50 milletvekiline açık bir çağrıda bulunuyorum: Lütfen bu saçmalığa son verin ve milletin size verdiği görevin sorumluluklarını yerine getirin.
Meclis Başkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın yurtdışı ziyaretine gelen eleştirileri de belirtmeden geçemeyeceğim.
Bu program, aylar öncesinden belirlenmişti.
Kaldı ki Sayın Tatar’ın, Meclis Başkanlığı seçiminin bu denli bir çıkmaza gireceğini tahmin etmesi zor.
Ancak her şeye rağmen sağduyulu davranarak programlarını iptal edip yurda döndü.
Bu noktada kendisini gerçekten takdir ettim.
Yaşananlar, Tatar’ın yurtdışında olmasından kaynaklanmadı.
Sayın Tatar burada olsaydı bile, Meclis yine açılamayacaktı.
Bu gerçeği sizler en az bizim kadar iyi biliyorsunuz.
Diğer yandan, Meclis Başkanı Zorlu Töre ve Meclis Başkan Yardımcısı Fazilet Özdenefe’nin tavırlarını da doğru bulmadığımı ifade etmeliyim.
Unutmayın ki bulunduğunuz makamlar, partilerinize veya şahsınıza ait değil; milletin ve Meclis’in tarafsız makamlarıdır.
Bu gerçeği unutup oturum açmamanız ve parti kararlarını uygulamanız doğru değil.
Size ve makamlarınıza bu tavırlar hiç yakışmadı.
Meclis Başkanlığı seçiminin 48. saatinde hem muhalefet hem de hükümet çeşitli açıklamalarda bulundu.
Muhalefet hükümeti, hükümet ise muhalefeti suçladı.
Bu karmaşanın ortasında CTP, meclise erken seçim önergesi sundu: Tarih 15 Aralık.
Başbakan Ünal Üstel ise CTP’nin erken seçim çağrısına net bir yanıt verdi: “Gündemimizde erken seçim yok.
Kesinlikle olmamalı da.” Bu bir ciddi çağrı mıydı yoksa siyaseten bir hamle mi?
Bilemiyorum.
Ancak erken seçim, içinde bulunduğumuz coğrafyada ve ülkenin mevcut koşullarında en son konuşulması gereken konular arasında bile değil.
Halkın erken seçim gibi bir talebi kesinlikle yok.
Neden mi? Çünkü seçimlerin ekonomik maliyetinin, sizlerin olduğu kadar vatandaşın da farkında olduğu bir dönemde, yapılacak masraf halk tarafından israf olarak görülüyor.
Diğer taraftan, Ortadoğu’daki savaşın çemberi giderek genişliyor.
Daha birkaç gün önce Gazimağusa’dan, Karpaz’dan, İskele’den gelen füze görüntülerini hep birlikte izlemedik mi?
Güney komşumuzun İsrail ve Amerika ile yaptığı askeri anlaşmaları kınamadınız mı? “Barış” söylemlerini haykırmadınız mı?
Kendi programlarımda konuk gelen sizlere bu soruları sormadım mı?
Sağduyu çağrısında bulunmadınız mı?
Öte yandan, ülkede ekonomik anlamda ciddi çalışmalara ihtiyaç olduğunu sizler her gün çıkıp çarşaf çarşaf açıklamalarla haykırıyorsunuz.
Bu ülkede:
- Ekonomik çalışmalara ihtiyaç var,
- Yasaların tadilatına ihtiyaç var,
- Yeni tüzüklere ihtiyaç var,
- Yeni okullara, hastanelere, alt yapılara, yollara ihtiyaç var,
- Toplu konutlara ihtiyaç var,
- Elektrik sorununun kablo ile anakaraya bağlanarak kökten çözümüne ihtiyaç var,
- Hayatın ucuzlatılmasına, ekonomik olarak halkın nefes almasına ihtiyaç var,
- Güney Kıbrıs, KKTC’ye yatırım yapan iş insanlarını tutuklarken, uluslararası camiada kara propaganda yürüterek KKTC ekonomisini çökertmeye çalışırken, uluslararası anlamda çok ciddi bir lobiye ve siyasi temaslara ihtiyaç var,
- Rumların haksızlıklarının dünyaya ispat edilmesine ihtiyaç var.
Kısacası, bu kadar ihtiyaç ve acil çözüme gereksinim duyulan bir ülkede, siz kalkıp “erken seçim” çağrısında bulunuyorsunuz.
Bir önceki köşe yazımda da belirttiğim gibi, ülkeyi bu dönemde erken seçime sürükleyen sandıkta kalır.
Sokağın ve vatandaşın şu anda beklentisi seçime gitmek değil, hizmettir.
Olası bir erken seçime sürükleyecek bir parti olursa, vatandaşın şu anda hiçbir toleransı yok.
Verdikleri oylarla sizi Meclis’e taşıyan halkın sizden beklentisi, Meclis’i çalıştırmanızdır.
Bu vesileyle son iki gündür Meclis’te yaşananları kınadığımı belirtmek istiyor ve tüm milletvekillerini sağduyulu olmaya davet ediyorum.
Halkın, Meclis’in, hükümetin ve KKTC’nin icraata ihtiyacı vardır.
Siyasi hesaplaşmalarınızı, parti içi oyunlarınızı, politik çıkarlarınızı lütfen kendi partiniz içerisinde çözünüz. Çünkü devlet makamları, bu tür oyunları kaldıramayacak kadar ağır makamlardır.
Ve bu makamlar kimsenin tapulu malı değil, halkın makamlarıdır.
Unutmayın.