Tufan Erhürman’dan Kıbrıs ve Güvenlik Konularında Derin Analiz

Toplumsal Özgürlükler ve Demokratik Haklar

Kıbrıs Türk halkı için düşünceyi açıklama özgürlüğü, yalnızca Anayasa ile belirlenmiş bir hak değil, aynı zamanda yaşam biçiminin temel taşlarından biridir. Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, yaptığı sosyal medya paylaşımında bu özgürlüğün önemine vurgu yaparak, özgür ve demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsuru olduğunu ifade etmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Liderliğinin Ziyareti ve Kamuoyu Tepkisi

Erhürman, Türkiye Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs ziyareti sırasında sarf edilen sözlerin tartışmaya açık olduğunu belirterek, şiddet içermeyen gösterilere polis müdahalesini hukuka ve meşruiyete aykırı bulduğunu dile getirmiştir. Ayrıca, iki taraf arasında diyalog ve iletişimin önemine vurgu yaparak, monolog yerine karşılıklı konuşmanın, çözüm ve barışın anahtarı olduğunu vurgulamıştır.

Kıbrıs Sorunu ve Müzakere Süreci Üzerine Analiz

• BM Güvenlik Konseyi kararları değişmedikçe, yeni müzakerelerin BM şemsiyesi altında gerçekleşmeyeceği açıktır. Sn. Genel Sekreter’in bu konuda yetkisinin bulunmadığı da bilinmektedir.
• AB ve Türk Devletleri Teşkilatı üyeleri arasında imzalanan belgelerde, BMGK kararlarına yapılan atıflar, uluslararası ilişkilerde bu kararların önemini ortaya koymaktadır.
• Müzakere masasında iki toplum vardı; Kıbrıs Türkleri ve Rumlar. Eğer yeni bir süreç başlatılacaksa, bu iki toplumun egemen eşit iki devlet temelinde olacağı açıktır. Bu durumda “Kıbrıs Cumhuriyeti” yalnızca Rumların devleti olacak ve uluslararası hukuk çerçevesinde tanınacaktır.
• Enerji, hidrokarbonlar, deniz yetki alanları ve ticaret gibi konularda gelişmeler ışığında, Türkiye’nin garantörlüğündeki Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devleti olarak Kıbrıslı Rumların yönetiminde kalması, stratejik ve hukuki açıdan ciddi değerlendirmeler gerektirir.
• Kıbrıslı Türklerin kimlik ve pasaportlarıyla ilgili yaşanan hak ihlalleri ve karma evlilikler nedeniyle doğan çocukların durumu, çözüm ve eşitlik açısından önemli noktalar olarak öne çıkmaktadır.
• Yeni müzakere sürecinin iki toplum arasında değil, egemen iki devlet arasında olacağı öngörüsü, adadaki mevcut statükoyu ve uluslararası toplumun tutumunu yakından ilgilendirmektedir.
• Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, adanın tamamını ve tüm halkını temsil ettiği varsayımıyla, egemenliğin paylaşılamayacağı ve bunun uluslararası hukuka aykırı olacağı açıktır.
• İzolasyonların kalkması ve yeni girişimlerin önünü açmak için, Kuzey ve Güney arasındaki ilişkilerin ve hukuki çerçevenin netleştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
• Sn. Erdoğan’ın federasyon konusundaki vurgusu, Kıbrıs’ta “çözümsüzlük” anlayışını pekiştiren önemli bir noktadır. Bu yaklaşım, çözüm arayışında olan bizler için dikkatle değerlendirilmelidir.
• Bunca yıldan sonra yeni bir müzakere sürecinde, doğru ve önceden belirlenmiş bir stratejiyle hareket etmek büyük önem taşımaktadır. Bizler, masaya hapsolmak veya sadece zaman geçirmek amacıyla değil, çözüm ve kalıcı barış için müzakereleri öncelikli tutuyoruz.
• Kıbrıs Türk halkı, adadaki iki eşit kurucu ortak olarak, siyasi eşitliğinden asla vazgeçmeyecek ve bunu pazarlık konusu yapmayacaktır. Aynı zamanda, egemenliğin iki devlet arasında paylaşılması gerektiğini savunmakta ve bu doğrultuda kararlı duruşunu sürdürmektedir.
• Hakkımız olan ve sadece çözümle ulaşabileceğimiz uluslararası statüyü kazanmak istiyor, izolasyonların sona ermesini talep ediyoruz. Kıbrıs Rum Liderliği’nin adadaki egemenliği tek taraflı kullanmasını sonlandırmak, temel önceliklerimiz arasındadır.
• Bunların yalnızca “çözümsüzlük” anlayışından uzaklaşılmasıyla mümkün olabileceğine inanıyoruz. Türkiye ile buradan ve karşılıklı iyi ilişkiler kurmak, Kıbrıs sorununun çözümünde en büyük adımlardan biridir.
• Tüm süreçler, elbette Türkiye Cumhuriyeti ile istişare ve karşılıklı diyalog içerisinde yürütülecektir. Bu temel ilke, kalıcı çözüm ve barışın garantisidir.