Türk Cam Sektörünün Geleceği: Fırsatlar ve Riskler

Türk cam sektörünün önemli temsilcileri, Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin (ÇCSİB) ev sahipliğinde bir araya geldi.

Toplantıya ÇCSİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tansu Kumru ve Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürü Mehmet Ali Kılıçkaya’nın yanı sıra kamu, sektör ve firma temsilcileri katıldı.

Sektörün mevcut durumu, riskler, fırsatlar, çözüm önerileri ve gelecek hedefleri detaylı bir şekilde ele alındı.

Tansu Kumru, 1935 yılında kurulan Türk cam sektörünün 90. yılında 170’ten fazla ülkeye ihracat yaptığını ve yüzde 79 yerli katma değer oranıyla Türkiye’nin cari açığını azaltan öncü sektörlerden biri olduğunu vurguladı.

Kumru, “Bu yıl ve önümüzdeki dönem, büyük fırsatlar kadar büyük riskleri de beraberinde getiriyor.

Orta Doğu’da değişen dengeler ve bu coğrafyadaki yeniden yapılanma süreci, başta inşaat sektörüne girdi veren mimari camlar olmak üzere camın tüm faaliyet alanları için büyük fırsatlar sunuyor.

Diğer taraftan, ABD’nin başta Çin olmak üzere Asya ülkelerine karşı korumacılığı artırması, ülkemizin ABD pazarında büyümesini sağlayacak.

Ancak ABD’nin bu korumacılığı, önemli riskleri de beraberinde getiriyor. Çünkü ABD pazarına yönelemeyecek olan Çin, Malezya, Vietnam gibi ülkeler, kapasitelerini ülkemize ve ana ihracat pazarımız olan Avrupa’ya yönlendirecek.

Eğer gerekli korumacılık önlemlerini alamazsak, düşük maliyetli üretim yapan bu ülkeler yalnızca bizim ihracat pazarlarımıza değil, iç pazarımıza da daha fazla giriş yapabilirler.” dedi.

“Korumacılık Önlemleri Genişletilmeli”

Kumru, söz konusu riskler karşısında Ticaret Bakanlığı ile iş birliği içinde çalıştıklarını belirterek, “Uygulamada olan korumacılığın artırılması, anti-damping gibi uzun vadeli önlemlerin yanı sıra, hızlı sonuç veren ilave vergiler ve gözetim bedellerinin yükseltilmesi, ihtiyaç halinde de yeni tedbirlerin devreye alınması, özellikle cam ev eşyası, cam elyaf, düzcam ve işlenmiş cam iş alanları için büyük önem taşıyor.

Ayrıca, haksız rekabet oluşturan ithalata karşı uygulanan korumacılık önlemlerinin Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında yapılan ithalat için de uygulanmasını talep ediyoruz.

Mevcut DİR uygulaması, özellikle beyaz eşya camı ve cam elyafı alanlarında faaliyet gösteren üreticilerimizi zor durumda bırakmaktadır.” şeklinde konuştu.

Kumru, “ÇCSİB olarak, cam sektörünün başta Avrupa, ABD ve Orta Doğu’da olmak üzere dünya genelindeki ihracat hedeflerini gerçekleştirebilmesi için yerli üretimin haksız rekabet oluşturan ithalata karşı korunması gerektiğine inanıyoruz.

Bu kapsamda, ÇCSİB çatısı altında TurkishGlass markasıyla, bir yandan ihracatımızı artırmak, diğer yandan da sektörümüzü bu risklere karşı korumak için faaliyetlerimize devam edeceğiz.” dedi.

“Artan Kapasitemiz Hem Ülkemize Hem Dış Pazarlara Yeter”

Kumru, bu dönemde enerji tasarrufu sağlayan kaplamalı cam yatırımları ile neredeyse sıfır enerjili binalar inşa etmek için oluşturulan standart ve yönetmeliklerin hayata geçirilmesine katkı sağlayacaklarını ifade etti. “Bununla birlikte, güneş panellerinde maksimum verimlilik sağlayan enerji camlarının üretimi için yapılan yatırımlarla bu segmentteki üretim kapasitemizi dört katına çıkaracağız.

Cam ev eşyasında da Türkiye, hem güçlü markaları hem de üretim ve tasarım gücüyle dünyanın en önemli oyuncusu konumundadır.

Kapasitemiz, ihracat pazarlarımızı çeşitlendirmemizi ve mevcut pazarlarda derinleşmemizi sağladığı gibi, ülkemizin cam ihtiyacının yüzde 100’ünü karşılamaya da yeter.

Dolayısıyla, Çin ve diğer ülkelerden ithal cam almamızı gerektirecek bir kapasite eksikliği kesinlikle söz konusu değildir.” ifadelerini kullandı.